Gençliğin bedeli
Şimdi hangi namuslu babanın yüzüne baksam, harcanan bir ömrün izlerini görürüm. İplerde sallanan bir gençlikten kalan enkazı. Acıma duygusunu yitirmiş politikacıların elinde, yarınları çalınmış yitik çocukları görürüm sokaklarda. Uçurum başlarında azala azala tükenen son kuşları. Kaybolan yarınlarımızı.
***
Muteber ailelerin koruyucusu olan politikacılardan, bizler kaldık. Düşünmekten korkan, hakkını aramaktan çekinen. Ezilen, tükenen ve hiçliğe doğru hırsla yol alan bizler. Bu ülkede yaşamak sadece bizlere zehir oldu. Bizleri suskunluk panayırında soytarılığa zorladılar. Şimdi ne işçi hakları var, ne gençlik şarkıları. Namussuzlar hiç telaşa kapılmadı bu ülkede. Neyimiz varsa aldılar. Bizlerin en yürekli düşüncelerini yasakladılar. En güzel kitaplarımızı yasak yayın saydılar, katilleri kahraman yaptılar. Ahlaksız adamları televizyon yıldızı saydılar. Aşk da öldü, dürüstlük de...
***
Şimdi sıfır noktasına gelmiş bir ülkede, bütün günahlar üstümüze yıkılıyor. El ele vermekten korkan toplulukların orta yerinde, bir çıkış noktası arıyoruz. Açlığını gidermeye çalışan insanlar, her şeylerinden ödün veriyor. Parmaklıklar, tel örgüler tetikte bekliyor, uykularda bile. Dört yanımız sarılmışken, gazeteler ve televizyonlar ihanet tellallığı yapıyorken, acının nehirleri içimize dökülüyor.
***
Ve ülkesi için mücadeleyi askıya alan insanlar arasında, bir mucize bekliyoruz. Bizim harcanan gençliğimizin bedelini kimseler ödeyemez elbet. Ama hiç olmazsa hayatımızın sonbaharında bu ülkede hukukun iktidar olmasını istiyoruz. Hiç olmazsa!