İnsan kokusu
Sivas'ta 1993 yılında 37 insanın diri diri yakıldığı Madımak Oteli'nin altındaki kebapçı, 14 yıldır tıkır tıkır işliyor. İnsanların yanık kokularına karşılık, kebap kokuları. Yerli kömürle iskender! Fonda insan çığlıkları, fonda alkışlar...
***
İnsanoğlunun en eski şehvetidir et... İnsanları çiğ çiğ yemekle başlayıp, yakmaya kadar sürüklenen... Ve insanlar diri diri yanarken, hesapların alkışlarla ödendiği bir şehvet...
***
O yangının arkası sağlamdı, önü açık. Bıraksalardı, yanık insan cesetleriyle dans bile ederdi o haramiler. Hâlâ Sivas ve Madımak Oteli denilince, ta oralardan ülkenin her karış toprağına utancın külleri savrulur. O zaman döllendi bugünlerin Türkiye'sindeki linç toplumları. Adaletin boynuna kement atılmasının temeliydi o günler. Devrin SHP'li Başbakan Yardımcısı'nı affetmeyişimizin nedeni budur!
***
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın "Orada kebapçı olmasından iğreniyorum" sözleri, gecikmiş de olsa, yürekli bir açıklamadır. Bir nefeslik avuntu...
***
14 yıldır tıkır tıkır işleyen o kebapçı şimdi kapanıyor. "Oraya bir çiçekçi yakışır" diyorlar. Tabelanın sökülmesi neye yarar. Yanık et kokusuna bayılan insanların iştahını nasıl yok edeceğiz! Ülkesi için yanıp tutuşan insanları diri diri yakmak için çırpınanlar, hâlâ el üstünde taşınıyor bu memlekette. Asıl mesele bu. Allah'ın yarattığı insanın öyle bir kokusu vardır ki, hiçbir çiçeğe değişilmez. Bebek kokusuyla, kebap kokusu arasındaki fark budur.
***
Bu şehirde sürgün kaldım Hasretini ezberledim Gurbetlere bilet aldım Gözlerinsiz gidemedim Kokun kalmıştır diye Kapandım odalara Gecelerin koynunda Kahrettim anılara Karasına kurşun sıktığım Sabahına cansız çıktığım Geceler, bu yangın geceler Sensiz bana dargın geceler Hakkı YALÇIN
***
Mutluluk takvimi 12 Aralık 2007 * Konserve kutusuna çiçek ek... * Kapıları yağla... * Yoksul çocuğu giydir...
***
Gazetelerin birinci sayfalarına bakın, ahlaksız ticaretin bütün izlerini görebilirsiniz. Halkı uyutmanın ilaveleriyle birlikte...