Şövalyeler
Fenerbahçeli futbolcular dün gece tarihi bir aşka çoğaldı da, yedikleri golden sonra bir başka çoğaldılar sanki. Onlar ruhunu, bedenini ortaya koyan ve sahanın bütün saflarında savaşan futbol şövalyeleriydi. Her biri gösterdi ki, daha bitmedi efsane çağı!
***
Fenerbahçe, baskılı başladığı maçta rakibi kadar stresle de mücadele eder göründü. CSKA orta alanı kalabalık tutarken, Caner ve Ramon adlı iki genç ortalığı karıştırıyordu. Edu'nun kendi kalesine attığı golde, yeni bir tarihin kapısını açmaya çalışan Fenerbahçe'ye talihin kapılarının kapalı olduğunu gördük. Ama iki dakika sonra Alex'in muhteşem vuruşunda, CSKA kalesinde gürleyen bir denizin sesini duydum sanki. "Bu gole bir gül yakışır" dedim. Ardından yine Alex'in attırdığı gol, Uğur Boral'ın harika vuruşuna yakışacak biçimde bir deha ürünüydü.
***
Dün gecenin sihirli adamıydı Alex... Tek kişilik ordu derler ya, aynen öyle. Omuzları general, yüreği asker. Fenerbahçe yenik duruma düştükten sonra, pozisyonların üzerine titredi ve galibiyete mührünü bastı. Aynı şekilde Uğur Boral'ın da hakkını vermeliyim. Özellikle ikinci yarıda Fenerbahçe'nin geceye meydan okuyan çıkışlarının merkez üssü bu gençti. Son dakikalarda attığı goller onun verdiği mücadelenin hak edilmiş apoletiydi. Diğerlerinin de hakkını vermeliyim. Lugano, Mehmet Aurelio ve Selçuk hatasız oynadılar.
***
Geceyi kendi rengine boyayan bir Fenerbahçe vardı Şükrü Saraçoğlu'nda. İkinci yarıda oyunun mutlak hakimi yine sarı lacivertlilerdi. Semih'in kaçırdığı pozisyon, Uğur Boral'ın direkten dönen topu, Kazım'ın gollük vuruşu tribünleri çok daha farklı bir galibiyetten yoksun bıraktı o kadar. Dünyanın en güzel tribün fotoğraflarını da es geçmeyelim, "Kralların mabedini".
***
Gecenin bitiminde, bütün futbolcuları ayakta alkışladık. İnanmazsınız ama dün gece hiç uyumadım. Ve hala ayaktayım. Alkışlarımla...