Bayramın hüznü
Kapılar komşuluğa ardına kadar açık. Savaşa karşı duran kadınlar örgütüne üyeydi bütün anneler. Bayram günlerinde acılarını bile süslerdi her biri. Sandıklardan odalara yayılan naftalin kokusu. Beyaz bir mendilin içinde lokum. Yanında limon kolonyası. Evlerin camında Atatürk çiçekleri. "Eniyitemizliknasılolur?" konulu muhabbetleri olurdu kadınların. Şimdi: "Eniyipisliknasılörtülür?" Şimdi: "Enkolaynasılsoyulurkomşununevi?"
***
Bayram günlerinde sararmış fotoğraflara bakmanın bir tadı vardı. Dibine kadar içilirdi filtresiz sigaralar, fotoğraflardan önce sararırdı iki parmağın arası. Evlatlarını bekleyen yaşlı insanların mağrur yalnızlığı, pencere camlarından yağmura karışırdı bazen. Her birinin yüzünde zor yılların yazısı. El yazılı tebrik kartı atmanın bir anlamı vardı. Şimdi: "Mesajımıaldınmıanne?" "İyibayramlarbaba,şehirdışındayım!"
***
Sefaletin yaması, çocukların kıçında nasıl da bayramlık dururdu. Annelerin başı açık, ya da örtülü ne fark eder! Gözü toktu insanların, her biri en fazla düşlerine zincirlenmiş forsa, borsanın adı bile yok. Gazeteler, politikanın yalanlarını süsleyen lamba olmazdı, şimdiki gibi. Yasa adamları duvar dibine işemezdi. Akşamları köprü altında içen adamların bile başkalığı vardı, şimdiki salon adamlarının hiçbirine değişmem.
***
Bugün bayram! Maziyi hatırladıkça, hüzünlendiğimiz günlerin bayramı. Kaybettiklerimiz, aslında hiç kazanmadıklarımız mıydı acaba? Bu kadar kolay kaybettik!