Gazeteci milleti 'sıfır noktası'nda
Sabah muhabiri Umut Tütüncü, Cizre'deki otel odasına ekip arkadaşı Murat Keklikçi'den 1 saat sonra girdi. Bütün gün yüzlerce kilometre yol katedip, Şırnak, Nusaybin ve çevre köylerde çalışmalar yapmış, helak olmuşlardı. Fotoğrafları kroplayıp, resim altlarını yazma sırası Umut'ta olduğu için Murat oda arkadaşından önce yatağa atmıştı kendisini.
Bir de ne görsün Umut da işini bitirdi ve gönül rahatlığıyla yürüdü odasına. Kapının önüne geldiğinde durdu. Duyduğu ses içeride ya bir matkabın ya da motoru güçlü bir tıraş makinesinin çıkartacağı sesti. Şaşırarak araladı kapıyı. Bir de ne görsün. O kocaman sesler, yatağı neredeyse kaplayan iri cüssesiyle boylu boyunca uzanıp uyuyan Murat Keklikçi'den geliyordu.
Biz de dinledik Bu kadar yüksek desibelli bir horultuyu ömründe ilk kez duyuyordu Umut. Ertesi gün aynı odada toplanmış, maç seyrediyorduk. "Size muhteşem bir müzik dinleteceğim" dedi ve bilgisayarını ayarlayıp o müziği dinletti.
Motoruna bak Tam 20 dakika Murat'ın horultusunu kayda almıştı Umut. Bir ara öyle bir kesintisiz ve garip sesler çıkıyordu ki helikopter görüntüsünün altına ses efekti olarak yerleştirsen, duyan "Vay anam ne güçlü motor var bunlarda" derdi.
'Uyku haram' Tam o sırada Murat'ın telefonu çaldı. Arayan eşiydi. Umut bir süre sonra telefonu Murat'ın elinden kapıp; "Yenge bu adamın horultusuna nasıl dayanıyorsunuz evin içinde?" diye sordu. Gelen yanıt hepimizi kırdı geçirdi: " Tek çare ne yapıp yapıp Murat'tan önce uykuya dalmak. Yoksa o gece uyku haram"
Başka ne var? Şimdi de bizim tayfanın sevdiği tabirle "Sıfır noktası" denilen oysa sınıra epey mesafesi olan Şırnak-Cizre bölgesinde başka nasıl meslektaş maceraları var, az ötede okuyalım haydi.