Dış ticarette operasyon hazırlığı
Sonuna geldiğimiz haftanın en önemli haberlerinden biri, "ihracatta100milyardolarlıksınırınaşılması"ydı. Ulaşılan rakam "dönümnoktası"dır. Ancak başarıyı perçinlemek için bir şey daha gerekiyor: İhracatımız ithalatı geçmeli. Dünyaya sattığımız mallar, satın aldıklarımızdan fazla olmalı. Oysa sattığımızdan çok daha fazlasını satın alıyoruz. İşte son durum: Türkiye'nin ihracatı Eylül ayı itibarıyla 100milyardoları aştı, ama ithalatımız Ağustos sonu itibarıyla 156.9milyardolar. Bunun anlamı şu: Dünya ile yaptığımız ticarette harcadığımız para, kazandığımız paradan yaklaşık 60milyardolar fazla. Eylül ithalatı eklendiğinde açık daha da büyüyecek.
***
Peki ne yapmak gerekiyor? Şu anda görünen en büyük sorun, ara malı ithalatı. Yurt dışından satın aldığımız ürünlerin 114milyardolarlık bölümü ara malı. Yani yedek parça, monte edilmemiş ürünler, hammadde, vs. Bunları önce ithal ediyoruz, sonra Türkiye'de montajını yapıp, ana malürün haline getirip satıyoruz. Adına da ihracat diyoruz. Halbuki yaptığımız, başkasının malını başkasına satmak...
***
Eğer Türkiye ithal ettiği ara malların hiç değilse bir bölümünü kendisi üretebilirse açık vermekten kurtulacak. Tabii üçüncü dünya ülkelerinden ve özellikle de Çin'den daha ucuza ara mal üretmek kolay değil. Ama hem yerli sanayinin korunması, hem istihdamın artırılması için "aramal" üretiminin teşvik edilmesi gerekiyor. Teşvik deyince ilk akla gelen tedbir KDV indirimi. Ayrıca personelle ilgili bazı kolaylıklar da sağlanabilir.
***
Bu arada büyük bir hatanın düzeltilmesi gerekiyor. DışTicaretMüsteşarlığı,31Aralık2005 tarihinde yayımladığı tebliğle "ithalattauygunlukaranan" ürün sayısını 836'dan 210'a indirmişti. Bu kararla, 600 kalemi aşkın ürünün yurda girmesi kolaylaştı. Belirli kalite standartları aranmadan, gözetim ve denetim mekanizması uygulanmadan oyuncak, boya, kına, diş macunu ve tekstil gibi yüzlerce ürün ithal edilmeye başlandı. Çin başta olmak üzere üçüncü dünya ülkeleri de dahil her ülkeden "ucuzvekalitesizmal" lar tezgahları doldurdu. Tabii en büyük darbeyi yerli üreticiler yedi. Şimdi 2 yıl önce yapılan hatanın düzeltilmesi, "sağlıksızucuzluğa" daha fazla prim verilmemesi bekleniyor. Çünkü Türkiye gelişiyor. Unutmamak gerekiyor ki, gelişmenin önemli işaretlerinden biri "kalitesizucuzluk"tan kurtulup "uygunfiyatlıkalite"ye ulaşmaktır.
***
Tabii bütün bunları boş yere yazmadık. Şu anda HazinedenSorumluDevletBakanlığı,DışTicaretMüsteşarlığı,DPT ve Maliye dış ticareti dengelemeye dönük bir operasyona hazırlanıyor. Hedef, yerli ara malı üretimini teşvik etmek. KDV indirimi de dahil bazı teşvikler gündemde. Böylece, ara malı da ana malı da bizim olan ürünleri ihraç ederek, dış ticarette gerçek bir başarı öyküsü yazmanın yolu açılmış olacak.