Milyarlarca dolara küçük bir onay Amerika'da, Avrupa'da yüksek maaşlarla çalışma imkanı vardı. Tercih etmedi. Ankara'da HacettepeÜniversitesi'ni kurarken büyük zorluklar, engellemelerle karşılaştı. Yılmadı.
***
Türkiye'deki siyasi tıkanıklıklar sırasında 1960'lıyıllarda- Demirel ve arkadaşları tarafından Başbakanlığa önerildi. Kabul etmedi. 1980 sonrasında Özal tarafından DışişleriBakanlığı'na getirilmek istendi. Reddetti.
***
Kerkük'teki ailesinden kaynaklanan büyük serveti ve Avrupa'daki mal valıklarını 1960'lı yıllardan itibaren AnkaraLodumluKöyü'ndeki arazilere aktardı. İstese birkaç milyar dolarlık kişisel serveti olurdu. İstemedi. Çünkü onu tek bir şey mutlu ediyordu: Eğitim. Amerika'da ve birçok Avrupa ülkesinde gördüğü, ders verdiği süper üniversiteleri ülkesine de kazandırmak istiyordu.
***
1982'de Anayasa değişikliği yapılırken, devletin üniversite tekelini kıran ve VakıfÜniversiteleri kurulmasına izin veren hükmün Anayasa'ya yerleştirilmesini sağladı. Bu değişiklikten sonra satın aldığı araziler üzerine Türkiye'nin ilk özel üniversitesi olan Bilkent'i kurdu.
***
Birkaç gün önce basını konutuna davet etti. Üniversite sınavında ilk 100'e girip Bilkent'i tercih eden öğrencilerle buluşmasını izlemek üzere. Her öğrenciye birer dizüstü bilgisayar hediye ettikten sonra 92 yıllık ömründe eğitim için yaptıklarını anlatıp sordu: "Nasıl,beğendinizmi?İyiolmuşmu?"
***
Ömrünü ve milyarlarca dolarlık servetini cömertçe eğitime harcayan Prof.Dr.İhsanDoğramacı, yaptığı "hayranlık" uyandıracak bütün iyi şeylerin karşılığında tek bir cümlelik "onay"la yetinecek kadar da müzevazıydı: "İyiolmuşhocam..."
***
"DevletŞerefMadalyası" da dahil olmak üzere Türkiye'den ve dünyadan ödül yağdı yaşamı boyunca. Pazartesi günü, 134 yıldır süregelen dünyanın en büyük beşeri bilimler kongresi ICANAS'tan bir ödül daha aldı. Ama o öğrencilerinden ödül almak istiyor ve anlattığı her şeyden sonra soruyor: "Beğendinizmi?İyiolmuşmu?"
***
Aslında bu soruyu yöneltirken bile gizli bir haz duyuyor. Çünkü yanıtın ne olduğunu çok iyi biliyor. Akşamları yastığa başını koyduğunda "huzurla" uyuması bu yüzden...