Yılların vebali
Önceki gün bindiğim taksinin şoförü, "Kıçlarını açanlar, gözlerini açsın" dedi. Ahlaksızlığın memelerinden damlayan sütü içenlerin, toplumu nereye sürüklediğinin farkındaydı adam. Yüzüne dikkatlice baktım da, yüzündeki çatlak coğrafyada, yaşanmışlığın izleri vardı. Ağzındaki çürük dişlerinin arasından çıkan kelimeler sağlamdı. "Onlar ülkemizin özel yaratıkları" dedim, güldü. "Nereye gidiyoruz abi?" dedi. "Toplumun götürdüğü yere" dedim, yine güldü. Aynı dili konuşan insanları bulmak meseleydi artık.
***
Birbirine acımasız gözlerle bakanlar ülkesinde, insanlığı kuşa çevirdiler. Geleneklerin üzerinde tepinenler, bütün güzel örnekleri yok ettiler birer birer. Sadece topraklarımızı değil, ruhlarımızı da kuruttuk. Herkeste kötülüğe alışmış teslimiyetin izleri. Bedduayı unutmadık da, sofralardaki duayı unuttuk.
***
Çocukları kirli masallara ve tehlikeli maceralara sürükleyen bir düzende, herkes bir yalan uyduruyor en doğrusundan. Hırsızlık ve yağmanın önü açık. Ahlaksızlığın patronları ellerini ovuştururken, ayıp olan şeyler ayıp değil artık. Gazeteler üçüncü sayfalarına malzeme bulmakta, mahir birer öğretmen. Televizyonlar radyasyon püskürtüyor.
***
Bir yanı çölleşen, öte yanı körleşen ülkede, pislik diz boyu. Kimse sifonu çekmiyor. Ve kimsenin de şikayeti yok bu düzenden. Geçmişin külleri eşelendiği zaman, neler kaybettiğini daha iyi anlıyor insan.
***
Ben diyorum ki... Ülkenin bu ahlaksız ve sorumsuz hali... Bunca yıldır hakkı yenilen öksüzlerin ve yetimlerin vebali...