Siyasette kadın Siyasette kadın argümanı, her seçim döneminde ısıtılıp yeniden sofraya sürülüyor. Bu seçim hazırlığında da partilerde böyle hummalı bir faaliyet varmış gibi görünüyor. Siyasi partilerimiz sandık zamanı geldiğinde hatırlıyorlar kadınları. Ah tabii canım, emriniz olur, kadınlarımız bizim baştacımızdır.
***
Ne kadar mı baştacı? Şöyle söyleyeyim: 1935 yılında, yani bundan 72 yıl önce, Türkiye, Meclis'teki kadın milletvekili oranı bakımından dünyada 2. sırada idi. Bugün ne durumda? Dünyada 165. sırada! Nereden nereye gelmiş görüyor musunuz?
***
81 yılda, Türkiye'de Meclis'e giren erkek sayısı 8 bin 294 iken, kadın sayısı sadece 186. Son 3 yılda ise 7 kadın girebilmiş Meclis'e! İşte tablo budur.
***
Millet millet diye sırf kendi siyasi çıkarları için başımızın etini yiyenlerin, kadına reva gördükleri ikinci sınıf sosyal ve politik hayatı gözden geçirdiğinizde, ortaya koskocaman bir soru çıkıyor. Ey ehli müslimin, ey zevat-ı muhterem! Kadın, milletin doğal bir parçası değil midir? Sizin millet derken anladığınız kimseler, sadece erkekler midir?
***
Benim fikrimi mi merak ediyorsunuz. Bana kalsaydı eğer, ben sadece Türkiye'de tekmil Meclis'i kadınlara bırakmakla kalmazdım. Dünyayı da kadınların yönetmesi için elimden geleni yapardım. Çünkü, erkeklerden gelecek hayır işte bu kadar! Savaş, kavga, avanta, rant ve huzursuzluktan başka bir şeyden anlamıyor hemcinslerimiz.