Bir çelişki!
Başbakan Erdoğan, önceki gün Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'yi telefonla aradı ve Medyaüzerindenkonuşmayalım, dedi. Hükümete yakın yayın organları, bu haberi birinci sayfalarının tepesinde fiyakalı bir biçimde kullandılar. BakınBaşbakanımızSarkozy'yinasıluyardı, demeye getirdiler. Bunda şaşılacak bir taraf yok, son haftalarla iyice kızışan havayı görünce, sinekten yağ çıkartmaya çalışmaları normal.
***
Peki, Başbakan Erdoğan'ın Sarkozy'yi arayıp böyle bir uyarıda veya ricada bulunması, yerinde ve yararlı bir hareket mi? Bence evet... Temsil ettikleri ülkelerin tarihsel ve demokratik sorumluluklarını üstlenmiş devlet adamlarının, medya üzerinden konuşmaları, pek tercih edilecek bir yol ve yöntem değildir. Eyvallah. İyi de... Başbakan Erdoğan'ın son zamanlarda hepten ve toptan papaz olduğu anayasal devlet kurumları ile medya üzerinden kapışmasına ne demeliyiz? Burada bir çelişki, burada bir zaptedilemeyen öfke hali, burada bir gereksiz asabiyet görmüyor musunuz?
***
TÜSİAD toplantısına katılan Başbakan özetle neler söyledi, duydunuz. Genel olarak hükümetlerinin yarattığı muhteşem ekonomiyi anlattı, çıkartılacak muhtemel bir krizin en fazla iş dünyasını sarsacağını ifade etti. Fakat şu iki noktayı da ihmal etmedi. Cumhurbaşkanı önyargılıdır, dedi. Anayasa Mahkemesi üyeleri içinse... Aldıkları kararı tarih yargılayacaktır, dedi.
***
Ülkenin Başbakanı'nın medya üzerinden eleştirisine maruz kalan Çankaya ve Anayasa Mahkemesi, şimdi sizce ne yapmalıdır? Onlar da demeçler verip, gerginliği tırmandırmalı mı, yoksa susmalı mıdır? Susmayı tercih ettiler.
***
Böylece ortaya bir çelişki çıktı. Sarkozy ile medya üzerinden konuşmak istemeyen Başbakan Erdoğan, kendi ülkesinin anayasal organları ile medya üzerinden itişip kakışmakta bir sakınca görmedi. Hayra alamet midir, bilmiyorum.