Seçmenin önünde ne var dersiniz?
Asabiye doktoruna sormuşlar: Akılhastalarınıniyileştiğinenasılkararveriyorsunuz? Banyodaki küveti suyla dolduruyoruz, demiş doktor. Sonra hastaya soruyoruz. Al sana bir kepçe, bir tas, bir de kova. Şu küveti boşaltmanı istersek, hangisini kullanırsın. Soruyu soran dayanamamış. Tabii ki kovayıkullananın iyileştiğine karar verirsiniz. Hayır, demiş doktor. Hiçbirini kullanmayıp küvetintıpasınıçeken hasta artık iyileşmiştir.
***
Türkiye seçimlere gidiyor. Binlerce yıldır yaşayan bir millet için, demokratik bir seçim süreci, belki bir an, bir enstantanedir. Bizler bir kuşak olarak bile, nice seçim, nice değişim gördük. Temelde, insanca yaşamak isteyen bir toplum, önüne konulan seçim sandığını, ölüm-kalım meselesi olarak görmeyecektir, gereği yok. Sandığa gidecek ve hür iradesini ortaya koyacaktır. Fakat seçimleri, kendi ekonomik ve politik varlıklarının bir olmazsa olmazı gören çevreler, hadiseyi alabildiğine abartmakta ve meşrebine göre, seçmenin önüne kimisi kepçe, kimisi tas, kimisi de kova koymaktadır. Burada ana amaç, seçmenin tıpayı düşünmesini engellemektir.
***
Entelektüel referans gazetemiz Radikal'in Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, geçen gün televizyonda bir açık oturumda konuşuyordu. Dedi ki: AKP döneminde bir şeyler değişti. Örneğin, günde 1 dolarla geçinen açlık sınırındaki yaklaşık 5 milyon insan, artık 2 dolarla geçiniyor. Bunu nereden çıkardığını söylemedi. Çıkarmış demek ki. Fakat neyi başarı olarak gösterdiğine bakın. 1 dolardan 2 dolara yükseliş. Açlık sınırında yaşayan bir insanın, günlük geliri 1.3 lira artmış, ayda 40 lira ediyor. Gazeteci bunu, açlık sınırındaki insan açısından sınıf atlama gibi lanse ediyor. Ama haksız da sayılmaz doğrusu. Kişisel reel gelirde, yüzde 100 artış, az şey mi?
***
Zaman gazetesinde yazı yazan bir arkadaş, geçen gün bir makale patlatmış. Gelir dağılımında düzelme var, diyor. Laiklik ve Cumhuriyet mitinglerine geçirecek ya şöyle giriyor: AKP'den önceki laik partiler ekonomiyi dibe vurdurmuştu, devamlı krize sebep olmuşlardı. Sonra AKP geldi, ekonomik büyüme başladı. İstihdam başladı. İşsizlik azaldı. Gelir dağılımında düzelme baş gösterdi.
***
Yarım sayfa makaleyi okuyorsunuz, gelir dağılımının nerede ve nasıl düzeldiğine ilişkin tek rakam yok. Haksızlık etmeyelim, gelir dağılımında adalet sağlanmadı ki, arkadaş bir rakam (veri) sunabilsin. İşkembeden yazıyor. Çünkü asıl maksadı, yazının sonunda ortaya çıkıyor: "Ancak, görüyorsunuz, yeniden ortalığa çıkmaya cesaret edebildiler. Çankaya'yı çaput bağlayacak yatıra çevirmelerinin altında bu yatıyor. 1960-70'lerde Maoculuk, Lenincilik oynarken 'Burjuva Kemal' sloganı atanlar, şimdi suret-i haktan görünmeye çalışıyor. Karanlık tezgahlarına Atatürk'ü perde kullanıyorlar." Arkadaşın asıl saldırısı, laikliğe sahip çıkan kitlelere yönelik.
***
Eğer samimi olarak halkın sorunları ile ilgilenmiş olsaydı, Türk seçmen kitlesinin yüzde 65'ini oluşturan memur, işçi, emeklilerin (28 milyon seçmen) gelir dağılımındaki vaziyetlerinde hiçbir değişiklik olmadığını görmesi ve söylemesi gerekirdi.
***
Amerikan siyaseti, AKP'ye açık destek veriyor. AB yetkili ağızları da aynı çizgide. Fakat 4-5 yıl öncesine kadar hayli yükseklerde seyreden Türkiye'deki ABD ve AB sempatisinin hızla düşmekte olduğunu ve niçin düştüğünü analiz ediyorlar mı, bilmiyorum. The New York Times, önceki gün bir yazı yayımladı: "Atatürk'ün mezarından homurtular geliyor" başlıklı yazıda, şu vurgu yer aldı. AB için somut adımları atan AKP'ye karşı milyonların laiklik endişesi ile sokağa dökülmesi tarihi bir ironi. Cafcaflı bir cümle ama... Gazete, AB'ye yönelik en ciddi adımların AKP'den önceki koalisyon hükümetleri döneminde atıldığını görmezden geliyor. Sayısız uyum yasalarını ecinniler çıkarmış değildi ya!
***
Şu sonuca varıyorum. Uluslararası güç odaklarından tutun, yurt içindeki bir sürü seslendiriciye kadar, çok sayıda kanaat oluşturucu, esasen seçmenin önüne ya kepçe, ya tas ya da kova koyuyor. Solda birlik diye vaveyla kopartanları da bunlara dahil edebilirsiniz. Akıl sağlığınızı korumak için küvetin tıpa ile daha kolay boşalacağını unutmamak gerek.