Basın'ın yeni tanrısı Borsa!
Tarih 26 Temmuz 2005. Yer Hindistan'ın başkenti Mumbay! Mumbay'da 18 milyon insan yaşıyor. Dünyanın 5. büyük kenti. Hindistan'da Mumbay, 24 saat yaşayan şehir olarak biliniyor. Bölgenin en hareketli havaalanı orada. Şehirlerarası ve banliyö trenleri her gün yüz binlerce insanı, işe getirip götürüyor.
***
26 Temmuz günü sabah saat 10.00 civarında da herkes işinin başında, çocuklar okullarda yerini almıştır. Çarşılar kıpır kıpır, sokaklar insanlarla doludur.
***
Mumbay'ın tepesine hızla devasa bir bulut gelir çöreklenir. Ulusal Meteoroloji Merkezi, ilk başta bu bulutun her zamanki muson yağmur bulutlarından biri olduğunu düşünür. O bölgede muson yağmurları ünlüdür. Hintliler'in hayatlarının normali sayılmaktadır. Muson bulutları genellikle 7-8 kilometre yüksekliktedir. Ortalama 5-6 santimlik yağmur bırakıp giderler.
***
Saat 10.00'da bir yağmur başlar ve giderek hızlanır. 12.00'ye doğru şehir yavaş yavaş sularla kaplanmaya başlamıştır. Vakitler 14.00'ü göstermeye başladığında, Meteoroloji Merkezi'nde alarm zilleri çalmaya başlar. Şehrin üzerine çöken bulutun yüksekliğinin 30 kilometre, genişliğinin ise 30 kilometrekare olduğu belirlenir. Saat 18.00'de metropol çöker. Bütün şehir sel suları altında kalmıştır. Mumbay'lıları cereyan çarpmasın diye elektrikler de kesilir.
***
Her gün milyarlarca dolarlık paranın ve hisse senedinin el değiştirdiği borsa ve finans merkezleri de stop eder. Polis merkezlerine art arda ölüm haberleri gelmeye başlar. Kentin ortasından geçen Miti Nehri taşmış, mahalleleri yutmaya başlamıştır. Şehrin ana arterlerinden en ücra yollarına kadar otomobiller ve vasıtalar sel sularından mahsur kaldığı için, devletin çöken evlere, yaralılara ve mahsur kalanlara ulaşması imkansızdır. Normal yaşamda insanları ulaştıran trafik tam bir kabus ve bumerang haline dönmüştür. Devasa bulutun Mumbay'a bıraktığı yağmur, 94 santimetre yüksekliktedir ve bu yoğunluk normal bir muson yağmurunun 20 katıdır. Bir gün gelip geçiveren yağmurun Mumbay'a faturası, binden fazla ölü, yüzlerce yaralı ve geriye bıraktığı sayısız psikiyatri hastasıdır. O korkunç olaydan sonra Mumbay ahalisi, iki damla yağmur düştüğünde korkudan tir tir titremeye başlamıştır.
***
Kabus geçip gittikten ve ölüler gömüldükten sonra çevreciler şehirle ilgili şu bilgileri veriyorlar: Mumbay, bir zamanlar deniz kıyısında birçok adanın oluşturduğu bir yerdi. İngilizler, bu adaların arasını taş ve toprakla doldurdular. Doldurulan şehirde, hem deniz kıyısında hem de Miti Nehri kıyısında, Amerikalılar'a özenilerek tıpkı Manhattan gibi bir finans ve iş merkezi kuruluyor. Bunlar yapılırken, Miti Nehri'nin doğal mecrası değiştirilip çok sayıda viraj yaratılıyor, nehrin debisi değişiyor, ayrıca da şehirde sulak alanlar yok edildiği için, her taraf betonla kaplanıyor.
***
Giderek tahrip edilip küçültülen çevre ormanları, doğal bir kanalizasyon gibi iş gören Miti Nehri, daha önceleri de yağabilen muazzam yağmurları kolayca denize boşaltırken, bu defa iş göremiyorlar. Bütün şehir betonla ve asfaltla kaplı olduğu için yağmur suları toprak tarafından emilemiyor ve seller meydana geliyor. Yağdığı gibi denize ve toprağa gidebilecek yağmur suları, sel suları haline gelince, binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına sebep oluyor.
***
İşte bu olay, 2005'in 26 Temmuz'unda Mumbay'ın başına gelen afet, aslında bir doğal afet değil. Dünyanın birçok bölgesinde hatta Amerika'da bile meydana geldiği üzere, insanoğlunun hem hatalı şehirleşmesinden, doğayı dikkate almamasından ve sonuç olarak açgözlü finans ve yönetim sistemlerinin yarattığı bir kabusa işaret ediyor.
***
Bütün dünyaya egemen olan, özellikle metropollerde yoğunlaşan bu sisteme göre, insanların ve şehirlerde yaşayan toplulukların hiçbir önemi yoktur. Fakir fukara, varoşlarda yaşayan garibanların, hatta finans merkezlerinde vesair holdinglerde çalışan beyaz yakalıların da bir önemi yoktur. Önemli olan tek şey, holdinglerin bilançolarıdır. Büyük sermaye gruplarının devasa iş merkezleri kurması, rezidanslar oluşturması, şehirlerin plansız bir şekilde yağmalanması ve bütün bu sistemleri yöneten küçük bir zümrenin banka hesaplarının devamlı kabarmasıdır. Bunlar için gazeteci satın almak, yerel yöneticileri bağlamak, yasaları manüple etmek, merkezi otoriteyi yönlendirmek, işlerinin doğal bir parçasıdır. Dünyada Amerikanizm olarak baş gösteren ve kültürel anlamda köklü bir deneyimden gelen Avrupa ülkeleri gibi Türkiye'yi de etkisi altına alan sistem, toplumsal yaşamın çöküşünü hazırlamaktadır.
***
Muson yağmurlarının doğal tehdidi altında yaşayan Mumbay Amerikanizmi'nin gösterdiği umursamazlık ile... Çok tehlikeli bir fay hattı üzerinde oturan İstanbul ve Marmara Bölgesi için Türk Amerikanizmi'nin gösterdiği umursamazlık sizce de çok paralellik taşımıyor mu? Medyanın, artık finansal endişeler dışında hiçbir endişe taşımıyor hale gelmesi, bu yüzsüz duruşun en çarpıcı göstergelerinden biridir. Gazetelerin ekonomi sayfaları sadece holdinglerin bilanço zaferlerinin bayraktarlığını yaparken, "Türk basını"nın yeni tanrısı Borsa oldu.