Muhtıra Türkiye'ye itibar kaybettirdi
Cumhurbaşkanlığı sürecini AK Parti'nin iyi yönetemediği iddiası var. Kesin bir yargıya varmak için gelişmeleri beklemek lâzım. Eğer, referandum gerçekleşir, vatandaş "Cumhurbaşkanı'nı halk seçsin" ilkesini benimser ve AK Parti'nin adayı Abdullah Gül kazasız belâsız sandıktan Cumhurbaşkanı olarak çıkarsa, o zaman, bu iddia geçersiz kalır. Deniliyor ki: "TayyipErdoğanuzlaşmaarayıp,Gül'ünadaylığınıdayatmasaydı." Ama Başbakan, NTV'de de açıkladığı gibi, 350 AK Partili milletvekilinin Cumhurbaşkanı'nı seçmeye yetmeyeceğini nasıl bilebi lirdi. Yarı yolda kurallar farklı yorumlandı; 27 Nisan muhtırasının da etkisiyle, Anayasa Mahkemesi, yetkisi ni aştı ve Meclis'i tıkayan 367 rakamını benimsedi. Ne Özal mutabakat aramıştı, ne de Demirel. Gerçi Demirel, koalisyon ortağı SHP'den onay al dı ama, muhalefetin kapısını çalmadı. 367 gerekliliği bilinseydi, Özal da, Demirel de Cumhurbaşkanı seçilemezdi. Dolayısıyla, tıkanma, Erdoğan'ın dayatması yüzünden değil, "eskiköyeyeniadet" getirilmesi sebebiyle doğdu. Önümüzdeki süreç çok kaygan. AK Parti'nin sandık zaferinin bir işe yaramayacağını fısıldayanlar bile var. Ben şahsen bu ihtimale inanmak istemiyorum. Meşruiyet dışı teşebbüsler olacaktır belki ama, aydınlar dik durursa, millet iradesine sahip çıkarsa, ülkemiz belki de artık bu hastalıktan kurtulur ve vesayet sona erer. Yazık değil mi Türkiye'ye? Bakın Fransa'nın ünlü gazetesi Le Monde nasıl bir yorum kaleme almış: "Bazıanketlerinortayakoyduğugibi,AKParti,bütünetaplarıbaşarıylaaşabilsedahi,iktidarınyasalolarakonunelineverilmesigibizorlubirsürecinkazasızbelâsızişleyeceğinisanmıyoruz." Türk demokrasisi sık sık kazaya uğradı. Askeri yönetimler, çok partili siyasi hayattan daha uzun sürdü. Asker bizzat iktidarda olmasa bile, arka planda siyasi olayları yönlendirmeye çalıştı durdu. Bu seçim, "sözdedeğilözde" demokrasi isteyenlerin seçimi olacak. "Laikcumhuriyettehlikede" paranoyasının karşısına, demokrasi söylemiyle çıkmak gerekir. Bir ülke demokratikse, zaten laiklik ilkesi kaçınılmaz olarak uygulanıyor. Ama, "Her laik ülkede mutlaka demokrasi var" diyemeyiz. Suriye bunun canlı örneği. Beşar Esad için halk sandığa gitti ama, başka bir alternatifi yoktu. Dolayısıyla katılanların % 99'unun oyunu alarak yeniden seçildi. Demokrasimizin kıymetini bilelim. Türkiye'yi diğer Müslüman ülkelerden ve Ortadoğulu devletlerden farklı kılan, laik cumhuriyeti benimsemek değil, demokrasimizdir.