Cumhurbaşkanlığında ibre oynuyor
Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olup olmayacağı hususu hâlâ kesinleşmedi. Yakın çevresinden alınan haberlere göre, dün ibre Abdullah Gül'e dönmüştü. Ama bugün, daha farklı bir eğilim belirebilir. Erdoğan, birçok kurum ve kişiyle lâf olsun diye istişare etmiyor. Samimiyetle, her kesimin gerekçelerini dinliyor; zaten bu yüzden mütereddit. Çünkü, onun, Çankaya'ya çıkması için hem lehte, hem aleyhte çok sayıda sebep mevcut. Bazen lehtekiler ağır basıyor, "Cumhurbaşkanı olmalıyım" diye düşünüyor; bazen aleyhteki gerekçeler öncelik kazanıyor, o zaman da "Abdullah Gül formülünü" benimsiyor. Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına adaylığını koyup koymamasında laikçi kampın endişeleri veyahut "Aman gerginlik doğmasın" düşüncesi rol oynamayacak. Çünkü, Abdullah Gül formülü de AK Parti zihniyetinin "Çankaya'yı ele geçirmesine" kuşkuyla bakanları tatmin etmeyecek. Zira sorun, Cumhurbaşkanı'nın atamalardaki geniş yetkisinden ve "İslâmcı kesimin" devlette kadrolaşma ihtimalinden kaynaklanıyor. 1961 Anayasası, millet iradesine ortaklar getirdi. 1982 Anayasası, bu uygulamayı sürdürdü. Buna mukabil, milletin egemenliğine ortak olan yetkili organların seçiminde, Cumhurbaşkanı'na geniş salâhiyet tanındı. "Millet, egemenliğini Anayasa'nın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır" cümlesi, 1924 Anayasası'nın aksine, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sistem içindeki yerini zayıflattı; bir kısmı genel oyla hiç bağlantılı olmayan bazı organlara, Parlamento'yla birlikte, millet adına, egemenlik hakkını kullanma imtiyazı sağlandı. Bu bağlamda, cumhurbaşkanlığı büyük önem kazanmakta, Anayasa Mahkemesi ve bazı yargı organlarının üyelerinin, rektörlerin seçimindeki etkisiyle, sandığa dayanan siyaset karşısında bürokratik bir denge oluşturmaktadır. Tayyip Erdoğan'a itiraz edilmesinin sebebi de, AK Partili bir cumhurbaşkanının engelleyici veya frenleyici bir işlev üstlenmeyeceği düşüncesinden doğuyor. O takdirde, Tayyip Erdoğan'ın yerine Abdullah Gül de Cumhurbaşkanı olsa, itiraz ve korku sona ermeyecek. AK Parti Genel Başkanı, bunu bildiği için, sadece "Hangi görevde bulunursam daha iyi hizmet edebilirim? Çankaya'ya çıkarsam, partinin oyu olumsuz mu etkilenir?" gibi sorulara cevap arıyor; gerginlik senaryolarını dikkate almıyor. Çünkü, Erdoğan Köşk'e çıkmasa bile, bugünkü Meclis dağılımıyla, tıpkı ona benzer biri Çankaya'da oturacak. Böyle bir durum da 14 Nisan mitinginin yansıttığı malûm zihniyeti tatmin etmeyecek. Üç gün önce "Tayyip Erdoğan banko" diyorduk. Dün, Abdullah Gül ismi öne çıktı. Gene ibre, Erdoğan'a dönebilir. Ama, bu iki isim haricinde bir üçüncü isim gerçekten büyük sürpriz olur.
|