Kişisel mi kurumsal mı?
Önce "Kürt liderlerle görüşülür-görüşülemez" tartışmasını yaşadık. Milli Güvenlik Kurulu'nun "İcap ederse diyalog kurulabilir" cümlesini ihtiva eden bildirisiyle, konunun tatlıya bağlandığını zannetmiştik ki, dün Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir açıklama geldi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Yaşar Büyükanıt'ın, "Barzani ve Talabani ile görüşmem" sözlerini yorumlamasını isteyen gazeteci Taha Akyol'a, CNN Türk'te, "O düşünce, kişilerin kendilerini bağlar; kurumunu değil. Kurumsal anlamda son söz hükûmete aittir" demişti. Bu açıklama, Genelkurmay'ı rahatsız etmiş olacak ki, Erdoğan'ı tekzip mahiyetinde bir bildiri yayımlandı: "Sayın Genelkurmay Başkanı'nın ifade ettiği görüşler, kişisel olmayıp, Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin kurumsal görüşüdür." Oysa, ben de Yaşar Büyükanıt'ın kendi düşüncelerini ifade ettiğini sanmıştım. Sözleri böyle düşünmemize yol açmıştı. "Ben askerim. Bir görevim, terörle mücadele. PKK'yı siyasi bir olay gibi görenle, benim asker olarak görüşmemin faydası yok. Siyasi olarak kim görüşürse görüşür, ona da bir diyeceğim yok. Ben asker olarak nesini görüşeceğim. Ben kimsenin iradesine ipotek koyacak yetkiye sahip değilim. Ama siyaseten kim görüşürse görüşür, onlara da bir şey diyemem. 'PKK'ya destek vermeyin' diyeceğim. Veriyor. Bu çok söylendi onlara..." Büyükanıt, "ben" diye konuşuyor. Bu yüzden, şahsi kanaatini ifade ettiğini düşünmüştük. Meğer yanılmışız. "Benim görüşüm Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin kurumsal görüşüdür" derken, neyi kastediyor? Komutanlar bir araya gelip, "Biz asker olarak Barzani ve Talabani'yle görüşmeyelim, siyasiler ne yaparsa yapsın" kararını mı aldı? Yoksa, Genelkurmay Başkanlığı'na kadar çıkmış bir kişinin her cümlesi, itirazsız, emir-komuta zinciri içinde ordunun tümünü bağladığı için mi Büyükanıt'ın açıklamasının kurumsal niteliği vurgulanıyor? Zaten kimse, Kürt liderlerle Türk Silâhlı Kuvvetleri görevlilerinin diyalog kurmasını beklemiyordu ki, Büyükanıt "Biz görüşmeyiz" anlamına gelen sözler sarf etti. Bu diyalogu kuracak elbette sivillerdir. Herkes, Büyükanıt'ın ABD'de yaptığı açıklamaların, Türk Silâhlı Kuvvetleri her türlü diyaloga karşı ve bunu engellemeye kararlı anlamına geldiğini zannetti ve "Asker-sivil çatışması doğabilir" şeklinde bir kaygı ortaya çıktı. Hatta, Milli Güvenlik Kurulu'nda "ikna kasetleri" gösterilecek bile zannedildi. Ama, MGK bildirisinde "diyalog" görüşü benimsendi. "Gerginliği geride bıraktık" diye düşünürken, Yaşar Büyükanıt, Tayyip Erdoğan'a cevap vererek yeni bir polemik başlattı. Diyelim ki, kendi görüşü, TSK'nın tümünü kapsıyor. Ama, nihai söz hükûmette olduğu için, MGK bildirisi farklı yayımlandı. Olay artık geride kaldı, neden yeniden kaşınıyor? Küçükken, "el el üstünde kimin eli var" oyununu oynardık. Büyükanıt'ın yarattığı polemik de çocuksu oyunlarımıza benziyor. Demokratik bir ülkede, en üstte hükümetin eli bulunduğu akıllardan çıkarılmamalı.