Mars-Venüs
Amerikalı bilimciler, erkeği Mars'lı, kadını da Venüs'lü olarak tanımlamayı severler. Bunu yaparken amaçları, erkek ile kadın arasındaki farklılıkların ne kadar derin olduğunu, özellikle duygusal açıdan vurgulamaya çalışmaktır. Fıkrayı bilirsiniz. İngiliz John, yanlışlıkla zamanından erken öldüğü için Tanrı'nın huzuruna çıkartılmış, Tanrı sormuş: Azrail bir yanlışlık yaptı, bunun için senden özür dileriz. Seni hayata geri döndüreceğim. Ayrıca dile benden ne dilersen. John şöyle demiş: Efendim, ben uçağa binemem. Ama hayattayken hep Amerika'ya gitmeyi istemişimdir. Okyanusa bir otoban yaptırırsanız, arabamla gitmek isterim. Tanrı: Koca okyanusa otoban olur mu? Başka bir şey iste, onu yapayım. John: O zaman, yaşarken kadınları hiç anlayamamıştım. Bana kadınları anlama yeteneğini bağışlar mısınız? Tanrı şöyle bir etrafına bakmış, sonra John'a dönüp sormuş: Boş ver sen kadınları anlamaya çalışmayı... Söyle okyanusa istediğin otoban kaç şeritli olsun?
***
Marslılar ve Venüslüler derken, anlatılmak istenen herhalde şudur: Birbirinin ayrılmaz parçası gibi görünen kadın ile erkek, gerçekte birbirini anlamakta daima çok zorlanmaktadır. Sanırım, hayatın birçok alanında ortaya çıkan çatışmalar, bu temel anlaşmazlıktan hız kazanmakta... Erkeğin dünyayı bu kadar kötü yönetmesi, durmadan savaşması ve eline aldığı her işi yüzüne gözüne bulaştırması da belki bundandır...