Kültür Başkenti
Biliyorsunuz, güzel İstanbul'umuz 2010 yılı için Avrupa Kültür Başkenti ilan edildi. Herkesin göğsü kabardı. Gerçi, bu Kültür Başkenti'nde, geçen ay güpegündüz bir gazeteci (Hrant Dink), sırf düşüncelerini açıkladığı için ve de Ermeni olduğu için öldürülmüştü. Bu da yetmedi. Önceki akşam Zeytinburnu'nda içinde 30 kişinin yaşadığı bir bina, gece vakti herkes uykudayken çöktü. İki yurttaşımız hayatını kaybetti. 28 kişinin kurtulmuş olması, yeni bir Türk mucizesidir. Bir Avrupa Kültür Başkenti Başkenti'nde, içinde insanların oturduğu bir binanın nasıl çöktüğü, çökecek bir binanın içinde insanların nasıl oturduğu soruları havada kalmaya mahkum görünüyor.
***
Türkiye, 17 Ağustos depreminden sonra bir büyük depremin daha olacağı iddiaları ile çalkalanıyor. Bilmem şu kadar insan hayatını kaybedebilir, deniliyor. Ama Türkler'in ölmesi için deprem gerekmiyor.
***
Deprem yokken de binalar çöküyor. Belediyeler, bu bina çürük kardeşim, tahliye edin, diyor. Fakat bina sakinleri evlerini tahliye etmiyorlar. Çünkü tahliye ile gidecekleri bir yer de gösterilmiyor.
***
Çöküntüden şans eseri kurtulan adam anlatıyor: Bina zaten büyük depremden sonra, yandaki binadan 10 santim kadar ayrılmıştı. Bir başkası şöyle diyor: Bina santim santim ilerliyordu zaten... Yani bina gidiyor!. Yurttaşlarımız yürüyen binanın içinde oturuyorlar.
***
Bina sahiplerindern her yıl çatır çatır vergi toplayan devletimiz, çıkın kardeşim buradan, işte şurada oturacaksınız, diyemiyor. Vergisini vereceksin, çökmezse ne ala, çökerse öleceksin. Ama Kültür Başkenti olmak yine de güzel be kardeşim!