Oscar goes to Turkey...
Öteden beri Avrupalı hem düşman, hem de örnek kimlik olmuştur bizlere... Her fırsatta eleştirir, her gördüğümüzü taklit ederiz. Manavda domates seçmesini bilmeyen adam, gelişmiş milletlerin en uygar sistemini bulup apar topar Türkiye'ye getirir. Gerisi malum... "Kıroyum ama para bende" gerçeği... Yine de dünya milletlerine karşı olan kompleks zaferimiz, sahalardan sahnelere bir türlü taşınamamıştı. Ama artık o kulvarda da ümitliyiz. Çünkü hekese kafa tutan Hollywood'a önce yatak odasından girdik. Bir ayağı hep Amerika'da olan köylü kızı Meltem Cumbul, yavru star bir delikanlıya Türk kadınının cazibesini gösterdi. Üstelik bizdeki küçük sevgili modasını el memleketlerinde de sürdürdü. Ama bir filmde rol kapmasını bilip, "Aşk da yaparım, kariyer de" dedi. Ardından "Dondurmam Gaymak" filminin tadı, nice ABD'li jürinin damağında kaldı. Ve son olarak Mehmet Günsür, İtalya'nın peşi sıra Hollywood'a da el atıp, bir filmde başrolü kaptı. Yani hakem serbest vuruşu verdi, sıra doğru şutu çekmeye geldi. Ancak birileri sessiz sessiz ilerlerken, ortalıklarda cirit atanlardan daha bir şey göremedik. Hiper de onlar, süper de onlar, acep ne işe yararlar? "Boş gezeni Allah sevmezmiş" deyip, bu nedenle birçok yayından kovulan aylak starlara bir de Hollywood'da şanslarını denemelerini öneriyorum. Meselâ Muppet Show'da Miss Piggy'nin yerine Banu Alkan alınsın. Afrodit Piggy, kurbağa Kermit'i bile gölgede bırakır. Yeni James Bond güzeli de Seda Sayan olsun. Seda Abla elini beline koydu mu, Rus ajanı, Sibirya mafyası falan dinlemez, teknolojinin asla keşfedemeyeceği, 007'nin en akıl almaz silahı olur. Ajdar, nefis sesi ve ilginç danslarıyla John Travolta'nın tahtını sallar, Safiye ile Faik, ünlü talk show ustası Lary King ile tarih yazar. İddialıyım bu muhterem sanatçılarımız ile Oscar, kısa sürede Türkiye'ye gelir. Bunları izleyen Amerikalılar da bizden daha çok avallaşır. Teknoloji ile yenemediğimiz ABD'yi aslan gibi evlatlarımızla dize getiririz. Yaşasın Türk'ün gücü...