Davos toplantıları nedeniyle dünya gündemi dün yine ekonomi odaklıydı.
Amerika ve Avrupa borsaları "Obama paketi"nin beklentisiyle tırmanışa geçti.
Hem dünyadaki olumlu seyir, hem de IMF beklentisi, İMKB'nin de "ralli"ye katılmasını sağladı.
Özellikle IMF görüşmeleri, Türkiye'de mali piyasaları ayakta tutan en büyük faktör olarak dikkat çekiyor.
Bu noktada bir soru öne çıkıyor:
IMF ile anlaşmanın hemen yapılması mı iyi, beklentilerin bir süre daha canlı tutulması mı?
***
Ekonomideki dalgalanmada psikolojik faktörlerin, "reel durum" kadar etkili olduğu biliniyor.
Piyasaları "beklenti"ler ayakta tutuyor.
Bakın Bush döneminde Amerika'da 800 milyar doları aşkın bir paket açıklanmıştı.
Paket hazırlığı sırasında coşan piyasalar, açıklamadan hemen sonra yeniden çökmeye başladı.
Şimdi bütün dünya piyasalarında iyimser havanın hakim olması, öncelikle Amerika'da yeni bir paketin hazırlanmaya başlamasından kaynaklanıyor.
Ayrıca, Avrupa ülkeleri ve Japonya da ardı ardına yeni paketler açıyor.
Ancak, açılan her paket, birkaç gün olumlu etki yarattıktan sonra "mali piyasalar" yeniden düşüş eğilimine giriyor.
"Ekonomik beklentilerin kahini" haline gelen Noriel Roubini ise, 2 paketle çözüm bulmanın zor olduğunu, sadece Amerika'da 3.5 trilyon dolarlık pakete ihtiyaç olduğunu söylüyor.
***
Peki Türkiye ne yapmalı?
Şu anda IMF ile yürütülen görüşmelerin "temkinli" ve "yavaş" ilerlemesi, bugüne kadar "piyasa psikolojisi"ni olumlu etkiledi.
Beklentiler canlı tutuldu.
Ancak, IMF ile anlaşma imzalanıp, mali desteğin büyüklüğü ortaya çıktığında, "beklentiler gerçekleşmiş olacağı için" birkaç gün sonra piyasalar "reel sektör" gerçeğiyle karşı karşıya kalabilir.
...Ve ekonomide gelen kötü veriler, bilançolar "karamsar" bir hava yaratabilir.
***
Dün Davos'ta konuşan Merkez Bankası Başkanı, piyasaların henüz dibinin görünmediğini söyledi.
Merkez Bankası'nın senaryosuna göre, ekonomide canlanma 2010 başından itibaren görülebilir.
Demek ki, Türkiye'nin ekonomik tedbirleri alırken, 2010 yılı başına kadar "beklentileri" canlı tutması, belirsizlikten ve karamsarlıktan uzaklaşmayı sağlaması gerekiyor.
***
Bu açıdan bakıldığında Kasım ayından beri gündemde olan IMF ile anlaşma sürecinin piyasalardaki "beklenti"leri canlı tutmada başarılı olduğu söylenebilir.
En azından "karamsar"lığın erken çökmesini engellemeye yaradığı anlaşılıyor.
Öyle görünüyor ki, Şubat ayı sonuna doğru bir anlaşma olacak.
Bu da en az 1 ay daha "beklenti"lerin korunacağını gösteriyor.
***
Şu ana kadar, IMF görüşmelerinin "beklenti"leri canlı tutmada başarılı olunduğunu söylemek mümkün.
Ancak dün Davos'ta hem Türk işadamlarının, hem de Merkez Bankası Başkanı'nın söylediği gibi, IMF ile anlaşmayı daha fazla geciktirmemekte yarar var.
Çünkü hem mali piyasalar, hem reel sektör artık "IMF desteği"ni görmek istiyor.
Bu anlaşmanın yabancı yatırımcılar açısından önemini de göz ardı etmemekte yarar var.