Türkiye olağanüstü günler yaşıyor.
Herkesin yanıt aradığı soru şu:
Bu gerilim nereye gider?
***
Önce son 2 güne bakış:
Ergenekon'un 10. dalgası ordu ve yargının yanı sıra akademik camiada da şok etkisi yarattı.
Eski MGK Genel Sekreteri ve eski 2. Ordu Komutanın da içinde bulunduğu 9 askerin gözaltına alınması Silahlı Kuvvetler'de tepkiyle karşılandı.
İlginçtir, askerlerin tepkisine komutan eşleri öncülük etti. Hep birlikte gözaltına alınan Orgeneral Tuncer Kılıç'ın evine gidip eşini yalnız bırakmadılar.
Ardından komutanlar Genelkurmay karargahında 6 saat süren bir toplantı yaptı.
...Ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nde oluşan hassasiyet, dün Genelkurmay Başkanı tarafından "program dışı" bir ziyaretle Başbakan'a aktarıldı.
Altı çizilmesi gereken nokta görüşme talebinin Genelkurmay'dan gelmiş olmasıdır.
Bu tavır, ordudaki "bildiri" veya "muhtıra" dönemlerinin geride kaldığını gösteriyor.
Zaten Orgeneral İlker Başbuğ, göreve geldiğinde "bildiri döneminin kapandığını" açıklamıştı.
Demek ki, bundan sonra tepkiler böyle ortaya konulacak:
Yüzyüze görüşme ile.
***
Görüşmelerden sonra Genelkurmay'dan yapılan kısa yazılı açıklama özetle "gelişmelerden duyulan rahatsızlığın iletildiği" vurgulandı.
Bu açıklamanın daha öncekilerden farkı, sadece "enformasyon"a yönelik olmasıydı.
Yani açıklama, Genelkurmay'ın Başbakan'a ilettiği kaygıları içermiyor, sadece teknik bir duyuru niteliği taşıyordu.
***
Ancak, "rahatsızlığın iletildiği"ne ilişkin vurgu, Ergenekon soruşturmasının askeri kanatta giderek artan bir tepki yarattığını gösteriyor.
Öyle anlaşılıyor ki, Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetlerinden yükselen "iç ses"i hem Başbakan'a, hem Cumhurbaşkanı'na olduğu gibi aktarmış.
***
Peki bu görüşmeler endişeyle karşılanmalı mı?
Hayır.
Çünkü Hükümet ve ordu arasındaki haberleşmenin "bildiri" yerine karşılıklı diyalogla sağlanması, "demokratik gelişim" açısından "yeni bir adım" olarak değerlendiriliyor.
Askerin tercihindeki bu değişim, "Türkiye'nin kazanımı" olarak üzerinde durulmayı hak ediyor.
***
Peki rahatsızlık nerede?
Dün aynı zamanda Yargıtay Başkanlar Kurulu da toplantı.
Askerlerin de yargının da endişesinin aynı noktada birleştiği bildiriliyor.
"Hukuka uygunluk."
Asker ve yargı kanadında soruşturmaların bir siyasi hesaplaşmaya dönüştüğü yolunda yaygın bir endişe bulunduğuna dikkat çekiliyor.
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in dün akşam saatlerinde yaptığı açıklama önemli:
"Biz her şey hukuka, yasalara uygun olsun, istiyoruz. Yeri geldiğinde gerekli şeyleri söyleriz.
Toplantıda arkadaşlarımız bu konudaki hassasiyetlerini belirttiler."
***
Tekrar başa dönersek:
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tavırlarını iyi okumak gerekiyor:
Göreve geldikten kısa bir süre sonra cezaevindeki komutanlara "ziyaret jesti" yaptırdı.
Dün de 2'si emekli orgeneral 9 askerin gözaltına alınmasının TSK'da yarattığı tepkiyi Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na aktardı.
Bütün bunları belirli bir "nezaket" içerisinde gerçekleştirdi.
Görünen şu:
Orgeneral Başbuğ, silah arkadaşlarına vefayı unutmuyor ama ne "darbe" çığlıklarına prim veriyor, ne de "ordu"nun siyasi hesaplaşma için kullanılmasına.
Zaten göreve geldikten sonra açıkça söylemişti:
"Kimse orduyu siyasete alet etmesin."