Kömür dumanlı, kara vagonlar geçerdi, şehirlerin orta yerinden.
Yıllar bu kadar çabuk geçmezdi.
Kuzuyu alıp, kurtlara ikram etme devri başlamamıştı henüz.
Dantelli masa örtüleri zamanı..
İnsanların ağzı karanfil demeti.
Vıcık vıcık değil yaşam.
Gaz lambaları yüreklerde de yanıyor.
***
Sırtlarında kömür küfeleriyle, insanlar geçerdi mahallenin orta yerinden.
İnsanların içinden kötülük geçmezdi.
Sılada bir evin bacası olurlardı türkülerde.
Öyle ısınırlardı.
Belediyelerin beleş kömürüyle değil.
Köstekli cep saatleri zamanı...
Ahşap evlerin içinde acılar da pişiyor elbet.
Komşuda pişen komşuya düşüyor.
***
Bir zamanlar, seyyar tiyatrolar geçerdi, şehirlerinden arasından.
Gerçek sanatçıların adı geçerdi, radyoların ve televizyonların içinden.
Fistanı var kadınların, erkeklerin öyle kolay tornistan ettiği görülmüyor.
Gramofonlu plak zamanı.
Keloğlan masalları var, Mehmet Ali Erbil gibileri yok.
Deniz Seki ve Aysun Kayacı gibilerine zırnık koklatmıyor sanat alemi.
Garlar insan dolu, barlar uyuşturucu batakhanesi değil.
***
Alt kimlik, üst kimlik diye bir şey yok.
İnsanlar yayan yürüyor.
Erkek de, bayan da, gecenin bir yarısı, güven içinde yürüyor sokaklarda.
Soylu ruhlar zamanı...
Adalet o zaman da mülkün temeli, Ama hakimlerin, savcıların telefonlarını dinleyecek kadar "derine" inmemiş.
***
70'li yıllardan sonrası, değerlerin ipe çekildiği yıllardır.
Şimdi ömrümüz kömür karası.
Dört yanımızda sefaletin, ahlaksızlığın ve onursuzluğun izi.
Hey gidi yıllar hey.
Kim umardı, 2009 yılında bu hale geleceğimizi.