Hazır
Kütahya' ya gelmişken şu ünlü çiniler üzerine bir araştırma yaptım. Bol bol görüntü çektim. Bakın nasıl meşakkatli ama hoş bir yolculuğu var
Kütahya çinisinin. Seramik yapımı
Kütahya' da
Frigler' le başlamış meğer. Ve tee
Bizans Devri sonuna kadar da sürekli gelişmiş durmuş. 100 yılı aşkın bir süre
Selçuklular'la Bizanslılar arasında tampon bölge olarak kalan kentte
Bizans ve
Selçuklu sanatının özellikleri sarmaş dolaş olmuş hallerde yansımış seramikçiliğe elbet.
DÖKÜM VE ÇARK Çinicilikte kullanılan hammaddelerin adları çok hoş;
Kırklar Toprağı, Gri Bilecik Kili, Maya, Çamaşır Kili, Çakmak Taş . Ustalar diyor ki; "
Savaş kardeş bu hammaddelerin belli oranlarda karıştırılmasıyla
Çark, Döküm ve Pres diye adlandırılan üç tür harman hazırlarız biz.
Çark harmanında; düz duvar tabağı, vazo, saksı ve şekerlik,
döküm harmanında ; biblo, bardak, tabak ve küllük, pres harmanında; düz ya da desenli duvar plakaları yaparız ki
dünyada boyumuzla ölçüşen olamaz." "
Peki de; nasıl edersiniz bu zenaatı?" dediğimde yanıt şöyle geliyor;
"Ocaklardan gelen
hammaddeleri önce öğütürüz. Çakmak taş ile bir değirmende kuru olarak karıştırırız.
Plastik olmayan hammaddeler de vardır. Bunları da kaynatıp süzüp
harmana ekleriz. Dinlendirilmiş harman, kapalı suyu alındıktan sonra alçı kalıplara dökülür ya da
eski fırın plakaları üzerine yayılır. Böylece, harmanın bileşimindeki su oranı ile plastik maddelerin bileşimindeki
su oranı eşitlenir . İşte işin püf noktası buralardadır. Çünkü bunların kıvamı bunların sırrı Kütahya ustalarının belleğindedir.
BİTMEYEN BİR İŞLEM Daha sonra kurutma, plakalar püskürtme, diğer ürünleri daldırma,
ateşhane ve pişirmeden geçirme aşamaları da vardır da laf çok uzar anlatırsak. Ama ille de
Ateşhane bölümünde sırçanın pişirildiği yerdeki "
Göz penceresini " söylemeliyiz. Çünkü
esas kontrol oralarda olur.
11-14 saatte 800-950 dereceye ulaşır ki öff öff..