
Solcuyduk ve bizim gibi düşünmeyenlerin aklı, zeki, yeteneği, başarısı, ideali, umudu, ışığı, aydınlığı yok gibi düşünürdük.
Elbette bu solculuğun fıtratından değil bizim onu öyle sanmamızdan ötürüydü. "Karşı Taraf"ın da fikri farklı değildi kendi karşıtları konusunda. Ve o çağlarımızda, yaşamımızın iri kıyım bir bölümüyle birlikte nice değeri de ıskaladık takım halinde vaaah!..
Kezzap tadı
Necip Fazıl Kısakürek adını da " tukaka" edişimiz o yıllarıma rastlar. Kötü bir adamdı zehabımızca. Gerici, yobaz, faşist, sakınılması gereken bir hayatın ve düşüncenin ağa babalarındandı. Madem ki öyleydi, şiirleri de kezzap, zehir zıkkımdı bizim için.
Anladık da geç oldu
Sonra karıştık, barıştık, savrulduk, toplandık bir dolu konuda ayıktık. Bir fikre taraftar olmak ona aykırı fikirleri yok saymak değildi, anladık. Bizim gibi düşünmeyenler ille de düşman, zararlı, kötü değildi kavradık.
Buna örnek binlerce şeyi bir kenara bırakıp tek bir kişi üzerine misal verirsek Necip Fazıl Kısakürek de bu ülkenin değerleri arasında hem de ön sıraları alan bir isimdi, biraz geç ayıktık.
Acısı çıksın
Kendi payıma dünyaya onun gibi bakıyor değilim. Ama sırf bu yüzden de o tılsımlı satırlardan mahrum tutmayı en başta kendi kendime yapılmış haksızlık sayıyorum. Ben övünçle söylüyorum ki Nazım, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin, Enver Gökçe, Ahmet Telli, Attila İlhan ve nicelerini yine büyük bir keyifle okuyorum ama Necip Fazıl'ı da, İsmet Özel'i de eskinin daha pek çok "Karşı Taraf" şairini de aynı keyifle kıraat etmekteyim. Şu hafta sonu siz de bir güzellik yapın kendinize açın Üstad'ı okuyun olmaz mı?