Sermaye birikimi yetersiz olan ülkeler ekonomik büyüme gerçekleştirebilmek için yabancıların sermayesine ihtiyaç duyarlar. Türkiye de bu kategorideki ülkelerden biri. Bir başka ifadeyle, ekonomik büyümesi dış kaynağa yani yabancı sermaye girişine endeksli bir ekonomiyiz. Yazımızda, Türkiye'nin 2009 yılı dış finansman tablosuna bakarak, IMF ile neden 'paraya dayalı' bir anlaşma yapmak zorunda olduğumuzu aktarmaya çalışacağız. Türkiye'nin önümüzdeki yıl finanse etmesi gerekecek 29 milyar dolar cari açığı var. Buna kamunun 11.2 milyar dolar, özel sektörün ise 94 milyar dolarlık dış borç ödemesini eklediğimizde 134.2 milyar dolar gibi bir rakama ulaşıyoruz. Bir başka ifadeyle, önümüzdeki yıl ülke olarak 134.2 milyar dolarlık yükümlülüğümüz var. Buna karşılık önümüzdeki yıl ülkeye 5 milyar dolar civarında doğrudan yabancı sermaye yatırımı ile hisse senedi gibi yatırım enstrümanlarımızı satın almak için de 5 milyar dolar portföy girişi olacağını tahmin ediyoruz. Kamunun 11.2 milyar dolarlık borç geri ödemesinin tamamını yeni borçla çevireceğini, yani 11.2 milyar dolarlık borçlanma yapacağını varsayıyoruz. Özel sektörün ise kısa vadeli borç ödemelerinin tamamını, orta ve uzun vadeli borç ödemelerinin ise yüzde 80'ini yeni borçla döndürebileceğini yani toplamda 86.8 milyar dolar civarında borçlanma gerçekleştireceğini tahmin ediyoruz. Özetle önümüdeki yıl ülkemize borçlanma, doğrudan yabancı sermaye yatırımı ve portföy yatırımı kanalları üzerinden 108 milyar dolar geleceğini düşünüyoruz. Mevcut görünüm önümüzdeki yıl 134.2 milyar dolar ödememize karşılık sadece 108 milyar dolar civarında döviz girişi gerçekleştirebileceğimize işaret ediyor. Kabaca 26 milyar dolarlık finansman açığı yaşama ihtimalimiz var. Bu ne anlama geliyor? Ya finansman açığımızı karşılayacak ek kaynak bulacağız ya da bu kadar açık veremeyeceğiz. Birincisi, mevcut şartlar altında IMF ile paraya dayalı bir anlaşma yapmaktan geçiyor. Yani açığımızı karşılayacak finansmanı IMF'den alacağız. İkincisi ise açık vermeyeceğiz. Açık vermemenin yolu ise çok daha sert ekonomik yavaşlamadan ya da ekonomik daralmadan geçiyor. Türkiye yapısal sorunları nedeniyle yüksek büyüme dönemlerinde dahi genç nüfusu için istihdam yaratmakta güçlük çekerken, ekonomik daralmanın işsizlik üzerindeki faturasını tahmin bile etmek istemiyoruz. Rakamlar çok açık, Türkiye'nin ek kaynağa ihtiyacı olacak. Kaynak elde etmek ise IMF ile anlaşmaktan geçiyor. Türkiye'nin IMF'ye değil, IMF kaynağına ihtiyacı var. Ancak IMF kaynağı da IMF'siz gelmiyor...
SONSÖZ Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler. (O. Wilde)