Gelenekler, mirastan güzeldir ve hatta kutsaldır. Bizler böyle gördük. Birinin ihtiyacı olduğunda, bütün mahalle ayağa kalkardı. Kendisine yapılan yardımdan utanmazdı insanlar. Çünkü, aynı şey başkasının başına gelse, kendisinin de yardım edeceğini bilirdi. Adına gönül yardımı denirdi. İnsanlar, kesesinde ve yüreğinde ne varsa, ihtiyacı olana verirdi. Hayata meydan okurken, edinilen en anlamlı duruştu bu.
***
Bayram öncesindeki insanlık resimlerini hatırlıyorum. Üstü açık kamyonetle, adamın biri mahalleye gelirdi. Yoksul çocukları toplar, kamyonete bindirir, sonra hepsini giydirir ve geri getirirdi. Anneler, babalar çocuklarına tecavüz edilir korkusu yaşamazdı. Anneler, babalar çocuklarının beyninin yıkanacağını, akıllarına bile getirmezdi. Adam iyiliği gönülden yapardı. Allah aşkına... Parti aşkına değil.
***
İki kolunu kaybeden birini hatırlıyorum. Mahallenin gençleri, yardım partisi düzenledi. Neredeyse bütün insanlar, dil, din, ırk ve parti ayrımı yapmadan, o adamın hayatını sürdürmesi için, elinden geleni yaptı. Adamın onurunu da ayakta tutarak. Çünkü hepsi bilir ki, "Komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir."
***
Sonra bir şeyler oldu da, yardımların resmi değişti bu ülkede. İnsanların gözünü boyamanın gösterilerini sundular bizlere. İyiliği teşhir etmenin getirisi bollaştıkça, vicdanlar daraldı. Ve bunlar alışkanlık haline geldi.
***
Şimdi insanlara kömür dağıtıyorlar. İhtiyacı olana kömür dağıtmaya diyeceğim bir şey yok. Yeter ki, dağıtan namuslu olsun. Yeter ki, "Sana kömür veriyoruz, sen de oyunu ver" diyen ahlaksızlardan olmasın. Yoksa, Allah'ın kalbine giden en iyi yol iyiliktir. Karşılıksız iyilik.
***
Çünkü biliyoruz ki, geleneklerden daha kutsal bir miras yoktur. Allah insanlara iyiliği böyle buyurdu.