"Arabayıalmakaptallıkolur" dedim içimden. Bu yaşta yağmurda, bu tık nefes trafikte direksiyonda olmak kabustu. Cihangir'i Fındıklı'yla öpüştüren bin merdiveni inip, durağa vardım. Bu saatlerde boş geçecek taksi bulmak mümkün mü? Hah dur, otobüsle gideyim... Peki ama bilet?.. Kapısı açık seyreden bir otobüs duruyor önümde. Şoför sempatik suratlı, gençten biri. Uzamış sakallarım şöhretimi (!) örttü ya tanımıyor valla da. - Kardeşkapıyıaçtınamabendebiletyokama ... - Gel bakalım dayı bu defalık bizden olsun... - Yaşa... - Sevaptır götüreyim gideceğin yere kadar seni. Güya şirinlik yapacağım ya; Kasımpaşa'yaŞerminHala'magidiyorum,bırakırmısınkapıyakadar? Bu pasaklı esprim hoşuna gidiyor nasılsa. Arkasından o başlıyor salvoya: - Bak sen güngörmüş bi insana benziyorsun dayı. Bize böyle harbiden biletim yok, param yok diyene koltuk çıkarız. Ama keleğe getiren olursa gözünden anlarız... - Birneviinsansarrafısınızyani? - Öyle sayılırız. Günde kaç bin kişi iniyor biniyor. Artık yüzünden tanıyoruz yamukları...
LAFZİYANLIKLARI Çenesi kuvvetli bir kardeş bu. Teklemeden atıyor art arda. Kaç çocuğu olduğunu, memleketini, şimdi oturduğu yeri, çanak anteninin çalışmadığını, kayınvalidesinin SSK kapısında böbrek taşı düşürdüğünü, sedye, doktor, hastabakıcı bulamayıp acıyla cayırdadığını, Benfica maçında Arda'nın nasıl oynadığını, trafiği aslında taksicilerin mahvettiğini, iyi mıhlama yapmanın patlıcan kebap yapmaktan zor olduğunu" hepsini hepsini öğreniyorum. Laf ziyanlığına dayanamayıp arkalara kaçarken de hem sürüp hem geriye dönüp sitem ediyor: - İkilafediyorduknereyebedayı?
ŞEMSİYEAL Şükür Eminönü taraflarına geliyoruz. İner inmez alt geçidin üst kısmına seğirtiyorum. Birden kolumu yakalıyor biri. Şemsiye satan bir adam bu. Hiçbir şemsiyeye sığmayacak kadar iri kıyım adamın eli el değil pençe sanki. Sesi baritondan öte boruton. Kulak dibimde gürlüyor: - Abü sen de al şunu. Her an yağmur gelebilir ıslanma bu yağmurda. Kızıp çemkiriyorum; - Bırakkolumukardeşimistememşemsiyememsiye. Şaşırmış gibi; - A aaaa!.. Alsana bi tane bee!.. Korkma pahalı değil... Şemsiyeyi kafama doğru sallıyor. Az kalsın tepeme gibisinden yakın yakın sallıyor hem de. Çabuk ayak ilerliyorum, o bağırıyor: - Sakalınagüvenmehacıabi.Allah'ınrahmetisenideıslatır... Geçit altı tam bir şatafat kumkuması. Bunca renk parıltı nereden geliyor Tanrım? Nereden gelecek satılan "şu-bu" çeşitliliğinden. İki sıraya dizili dükkanlara ilave aynı malların tıpkılarını satan orta bölüm seyyarları var. 7 yıl düşünsen aklına gelmeyecek öteberi pazarlıyorlar. Orijinaline reklam ajansı yönetim odalarında filan rastlayacağımız elektro mıknatıslı, çelik renk pıt pıt topları var ya. Hani toplardan birini hafif çekip bırakınca öbürsü ilk topa vuruyor ve o da pıt diye ses çıkarıp en öbür uçtaki öbür topu hareketlendirince o da dönüp bi daha pıtlıyo ya. Hah işte onların en ilkel biçimde olanının türlü çeşitli kombinasyonu var tezgahta. Tek kusur bunlar pilli ve az "pıt"lı.
MOTİFLEREBAK Çamaşır gibi asılmış fabrikasyon ve taklit kanaviçe minder kılıfları var bak. Hepsini iki kenarlarından renkli mandallarla tutturmuşlar. İlkinin üzerinde Küçük Ceylan'ın o en küçüklük halinin resmi. Hemen yanı başında kılıfların Madonna'lısı. En uca doğru Rumeli Hisarı önünden geçen buhar lokomotifi motiflisi asılı. Köşedekinde ise her neden icap etmişse Cemil Turan'ın çubuk Fener formalı bir resmi bezeli... Birkaç adım atıyorum ki aha!.. Aha işte buraları yıkılıyo!.. Oyuncakçı mı, beyaz eşyacı mı, radyocu mu, saatçi mi ne olduğu karışmış 67 dükkan var yan yana. Duvar boyu açılmış bir tezgah yeryüzünün bütün televizyonlarını uzaktan kontrol edebileceğiniz kumanda araçları mevcut. Gariptir, en çok da onlardan satılıyor ben oradayken. Satıcıya sebep sorunca uzman ağzı yanıt geliyor. - Aysonlarınadoğrumilletinelidaralır,kızarkumandayıatıpkırar.Amabizimesasmüşterileratyarışıyazanlardır.Kısrakyerinesütçübeygiriyadaeşekgelincemalumsonuç.Hehehee!.. Daha sonra neler olduğunu yazmıyorum bile. Ama bak aklınız bir an olsun zigzaglandı, dertleriniz acuk uzakta kaldı. Siz de kendi muhitinizde böyle alakasız bir geziye çıkın. Hiç takılmadığınız detaylara takılıp aklınızı oyalayın. İşe yaramazsa bana sövüp sayın. Ama yararsa "helal" çekin içinizden, yollayın.