Ergenekoncular ya da bazı tür iş adamları... Ergenekoncular siyasi suikastlar, kitlesel eylemler, faili meçhuller üzerine çalışıyorlar. Amaçları, ülkede kaos ortamı oluşturmak. Siyasi otoriteyi yavaşlatmak. Toplumda panik ve korku üretmek. Yönetilemez bir ülke görüntüsü oluşturup askeri darbeye zemin hazırlamak. Bu amaçla oluşturulacak eylemlerde masumiyetin bir önemi yok. Ölenler sadece istatistik... İnsan, anne, baba, çocuk ya da dede değil. Onlar, kendilerini öldürenlerin kutsal amaçları, vatanseverlikleri için feda edilmiş "sivil unsurlar" sadece. Bazı tür iş adamlarına gelince... Onlar, ülkelerinde kazandığı paraları yurt dışında tutarlar. Vergi kaçakçılığını aleni hale getirmişlerdir. İhracatlarının bir bölümünü eksik gösterip vergisini ödemekleri paraları İsviçre'lilere emanet etmişlerdir. Sonra bu kazançlarını teminat gösterip yurt dışından kredi alırlar. Aldıkları kredileri gider gösterip bir kez daha vergi kaçırırlar. Şimdi diyorlar ki "Dış borç çok fazla devlet önlem alsın". Yetmez, yurt dışı sıkıntıya girince de bu sefer "Devlet bizi kurtarsın" diye bağırmaya başlarlar. Oysa, sırf hükümet başarısız görünsün diye kazançlarını içeri sokmamışlardır. Cari açık artsın, döviz çıksın ve ekonomi yönetilemez bir krize girsin.
Felakettellallığı Ekonomi hakkında sürekli felaket tellalığı yaparak kriz psikolojisini derinleştirmek için her imkanı kullanırlar. "Eğer bizi kurtarmazsanız şirketlerimiz batar, işsizlik olur" yaygarasıyla devletin hazinesinden gözlerini hiç çekmezler. Bütün amaçları kendi paraları karşılığında aldıkları kredilerin devlet tarafından üstlenilmesidir. Daha önce benzerini 2001 krizinde yaşamıştık. Bu tipler bankaları batırmışlardı. Milyonlarca insan işsiz kalmış, sıkıntı çekmişti. Çocuklar istediklerini yiyememişler, yuvalar dağılmıştı Kapkaç artmış, hırsızlık almış başını yürümüş, sokakta yürünemez hale gelmişti. İntiharlar almış başını yürümüştü. İnsanlar gelecek kaygısından ve ümitsizlikten vahşileşmişler, en küçük tartışmalarda kanlı sonuçlar ortaya çıkmıştı.
50milyardolarharcandı Yatırım ve iş olarak harcanması gereken vergiler onları kurtarmak için seferber edilmiş, bu fakir millet bilinen 50 milyar dolarını onlar için harcamıştı. Onlar yine sefahatlarından bir şey kaybetmemiş, keyiflerine bakmışlardı. Şimdi de aynı şeyi istiyorlar. Çok inandıkları yurt dışı bankalar bayrağı çekince, buharlaşan paralarının bu ülke tarafından finanse edilmesini istiyorlar Böylece yine kriz çıksın, yine işsizlik alsın başını gitsin, yine milyonlarca insan mağdur olsun, yine siyasi otorite ülkeyi yönetemez hale gelsin istiyorlar. E arada bir darbe de çıkarsa hiç fena olmaz, "Bu köylülerden kurtulurlar". Hükümet blöflerini gördü, "Paranı getir, ne olduğunu sormayacağım" dedi. Bakalım ne olacak? Şimdi kim daha tehlikeli? Ya da aralarında ne fark var?