Krizin yoğunlaştığı zamanlarda ekonomik gelişmeler çok hızlı olur. İnsanlar sürekli bu gelişmeleri izleme gereği duyarlar. Gelişmeler hızlı olunca insanlar panik olur, panik de krizin büyümesine yol açar. Bu nedenle, öncelikle gelişmeler soğukkanlı olarak izlenmelidir. Dolar krizi Doların 1.45 YTL düzeyine dek gelmesini ben ülkemiz açısından bir kriz olarak görmüyorum. Ama döviz cinsinden borçlanan firmalar açısından sıkıntı olacaktır.
Krizin neresindeyiz? 2001 krizi yapıyı belli ölçüde sağlamlaştırdığı için şimdilik mali sektörün sağlam durduğu doğru. Çünkü bankalar krizin belirtileri görünmeye başladığından itibaren kredi vermekte çok dikkatli davrandılar. Risk doğabileceğini düşündükleri kredileri geri çağırdılar. Bir süredir firmalar kredi almakta zorlanıyorlar. Bu noktada dikkatli olmak ve önlemleri buna göre belirlemek gerekir. "Bize bir şey olmaz" davranışı yanlış ve sonucu ağırlaştıracak bir davranıştır. Çünkü kriz sadece mali sektörün krizi değil. Eylül ayında ABD'de tarım dışında çalışanların sayısı 159 bin düşmüş. Bunun 77 bini sanayide. Yaz aylarında bu rakam ortalama aylık 66 bin. Hizmetler sektöründe yaz aylarında her ay ortalama 14 bin kişi işsiz kalmış, Eylül ayında bu rakam 82 bin olmuş. Yani mali sektördeki kriz reel sektöre yansımış. Söylenenleri, nutukları bir kenara bırakın, etrafınıza bir bakın. İnsanların geçerken oturup, çay-kahve içip yorgunluk attıkları kafe türü yerlerin iş hacimlerinde Nisan ayından Eylül ayı sonuna dek yaklaşık yüzde 15 düşme var. Bunu siz hissedersiniz. Kriz var mı, yok mu, bizi etkiliyor mu, etkilemiyor mu? Siz kendiniz karar verin. Bu dönemde önemli olan çalışanların işlerini kaybetmemeleridir. Siz işinizi kaybetmemeye bakın!