Hani 'yüz verince astarını da istemek' diye bir deyim vardır, olay birebir bu deyimdeki gibi. Habere göre; Hong Kong'da bir mücevher fuarında bir Azerbaycanlı 150 bin dolara bir mücevher alır. Bir Türk mücevherci hemen konuya girer ve "Türkiye'de olsaydı 30 bin dolar ÖTV ödeyecekti, ÖTV olmadığı için buradan aldı" anlamında iç geçirir. Mücevherde KDV yok. Yani kaç liralık mücevher alırsanız alın, KDV ödemezsiniz. Ama bütçenizdeki açığı birazcık olsun küçültebilmek için saatlerce kuyrukta bekleyerek aldığınız ekmekte KDV vardır. Ödediğiniz paranın bir kısmını KDV olarak devlet alır. İhraç edilen mallarda mal ne olursa olsun KDV de yok, ÖTV de. Bu malları ihraç edenler alışlarında ödedikleri KDV'yi de, ÖTV'yi de iade alırlar. Yurtdışındaki müşteriler bu mallar için ÖTV de, KDV de ödemez. Bu yetmedi mücevherde KDV kaldırıldı. Yani en temel ihtiyaçlarınız için KDV ödersiniz ama dünyanın en lüks malı olan mücevher için KDV ödemezsiniz. ÖTV esas olarak lüks mallardan alınan KDV'dir. KDV'den ayrılma nedeni lüks malların belli olmasıdır. ÖTV'ye tabi mallar bakın neler: Petrol ürünleri, taşıt araçları, kolalı ve alkollü içecekler, tütün ve tütün ürünleri, havyar, süslenmeye yönelik ürünler, kristal ürünler, kıymetli taşlar. Bunların dışında çamaşır makinesinden traş makinesine varıncaya dek elektrikli eşyalar var. Bizim mücevherci, yabancıların ÖTV ödedikleri için Türkiye'de mücevher almadıklarını söylüyor ve mücevherden kaldırılmasını istiyor. Amaç yurtdışından gelene vergisiz satmak değil. Onu bahane ederek yurtiçi satışları ÖTV'siz yapmak. Arabanıza, hatta toplu taşıma araçlarına alınan benzin, mazot lüks olacak, ama mücevher lüks olmayacak. Ondan sonra da mücevherin temel ihtiyaç sayılmasını isterler! Nasıl yüz verince astarını da istemiyorlar mı? Ama onlara yüz verenler, ekmekten KDV alırken, mücevherden almayanlar! Bunu görenler de ihtiyacı olsun olmasın iftar çadırlarına koşuyor, sonra onlar da astar isteyecekler!