Benim iki güzel kardeşim var. Onlar da birbirleriyle kardeşlerİkiz... İkisi de erkek. İkisi de doktor oldular. Liseyi aynı sıralarda okuduk. Son çocukluğumuz birlikte geçti yani. Ne çalışkan, ne zeki çocuklardı.
Hep hayret ederdim onların en or matematik problemlerine vaka-i adiyedenmiş gibi davranmalarına. Ve fakat iyi top oynarlardı.
Zil çalmadan bir kaç saat once okulun bahçesinde maç çevirirdik. İki kardeşten biri -hangisiydi hatırlamıyorum şimdi- pantolon paçalarını çoraplarının içine sokar, kravatını da gömleğinin ikinci düğmesinin olduğu yerden içeriye.
Kıpkırmızı olurduk. Bunu hatırlıyorum işte.
Ders başladığında sınıfa kan ter içinde girerdik. İşte o ikizler dediğim gibi doktor oldular. İkisi de bir kıyı kentinde Hipokrat'a nazire yapıyorlar. Memleketlerini severler ikisi de. Hâlâ arkadaşlarını arar sorarlar. Oonlar için Karadeniz'in kıyıcığındaki dar sokaklı o liman kenti hep önemli olmuşştur. Benim için de İkizlerden biri üniversitede doktorluk yapıyor. Bir email grubu var ve bizim kasabanın tipleri üzerine kelamn ediyor ortama muhabbet havası katıyor. Bir kahvehane düşünün. Orada bizim memleketin ünlü kasabasından insanlar oturuyor ve televizyonda bir haber geçiyor; Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy Türkiye'nin AB üyeliğini engellemek için ne gerekiyorsa yapacağını söyledi! "E ne var ki bunda? Email grup ortamında sorulan soru şu; "Bu açıklamayı dinleyen bizim kasabalıların tavrı ne olur?" Yanıt ne? Bunu ancak biz bilebiliriz, nasıl bir yanıt vereceklerini ancak biz tahmin edebiliriz. Bütün ilk çocukluk ve ilk gençliğimiz onları izlemekle geçti, nasıl bilmeyiz? Onlarca yanıt geliyor o email gruba ama hiç biri bizimkilerin vereceği yanıta benzemiyor.
Ne mi demişlerdir bizim oralılar o televizyon haberi karşısında? Hiç istiflerini bozmadan, ellerindeki kağıtlarla oyunlarına o vurdumduymaz tavırlarıyla devam ederek şunu söylerler; "Alusaaz da a...za goyiiik almazsaaz da!" Biter erir o anda bütün ciddiyeti hayatın.
Alemlerin yüzyıllık kalkışması yerle yeksan olur. Sen AB'yi kurmuşsun, sınırları kaldırmışsın, aynı para birimine geçmişsin, kaderini bir tutmuşun, ülkeler yanyana gelmiş eheeyyy ülkelerrr; ne fayda. Bakarlar dudaklarının kenarında 51 oynarken bizimkiler televizyona ve o tınmaz cümleleri döktürürler çoğunlukla; "Alusaaz da almazsaaaz da taa...!" Böyleyken böyle usta...