Eğitim Hakkı Platformu'nun kararlı çalışması ve kamuoyunun da yoğun desteğiyle öğrenci affı sonunda gerçekleşiyor. Milli Eğitim Bakanlığı tasarıyı Meclis'e gönderiyor.
Büyük bir ihtimalle sonbahara, yani yerel seçime yetişecek.
Baştan beri affa soğuk bakan Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr.
Hüseyin Çelik'in şimdi yeşil ışıl yakmasını, konuyu yerel seçime sarkıtmak için bir taktik olarak da yorumlayan olabilir.
Şimdi asıl önemli konu, bu affın kapsamıdır.
Çelik, önce "3 yılı kapsayabilir" dedi. Sonra 8 yıla çıktı.
Öte yandan, Eğitim Hakkı Platformu, YÖK'ün kurulduğu 1981 yılından başlamasını istiyor.
Bana göre de azılı suçların bile affa uğradığı ülkemizde, yüksek öğretim mücadelesi veren bunca insanımıza geniş kapsamlı bir af çıkarmanın hiçbir mahsuru olamaz.
***
Ancak "kapsamdan" sadece süre anlaşılmamalıdır. Gerçek bir aftan söz ediyoruz. Bu güne kadar yapılan sözde aflar örnek alınacaksa kimse boşuna umutlanmasın.
Çünkü daha önce yapılanlar af değil, sınav hakkıdır. Yani öğrenciye kaldığı dersleri telafi edebilmesi için yeni sınav hakkı tanınmıştı. Bunca yıl okuldan ve derslerden kopmuş olan öğrenciler için, bu sınavların zorluğu ortadadır.
Bir de atılmasına neden olan sorunları yaşadığı fakültede, aynı hocaların sınavına tekrar girdiği düşünülürse...
Bunun adı af değil, ancak dejavu yaşamak olur.
Siyasi iktidarın bu aftan beklentisi olacaktır. Hangi beklentiyle yapılırsa yapılsın köklü bir düzenlemeye gidilmelidir. 600 binden fazla öğrencinin umudunu bu tasarıya bağladığı unutulmamalıdır.
***
Af nasıl olmalıdır?
1- Eskiden olduğu gibi, birkaç sınavla sınırlı kalmamalıdır. Süre tanınmalıdır. Öğrenci ara verdiği yıllarda, unuttuğu ve bilmediği derslere hazırlanabilmelidir.
2- Aftan yararlanan öğrencinin tekrar üniversiteye dönebileceği ihtimali göz önünde tutularak istihdam hazırlıkları planlı yapılmalıdır.
Barınma sağlanmalı, Kredi Yurtlar Kurumu'na ödemesi varsa ötelenmelidir.
3- Okuldan atılmada kabahat sadece öğrencide olmayabilir.
Bazen takan bir öğretim görevlisi de olabilir.
Bu yüzden, öğrenci dilerse atıldığı üniversiteden başka bir üniversitede sınava girebilmeli.
Yatay geçiş yapabilmelidir.
Çünkü problem yaşadığı bir ortamda tekrar sınava girmenin pek faydası olmayabilir.
Tabii, Maraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden atılan öğrenci, Cerrahpaşa Tıp'a yatay geçerse haksızlık olur. Bu yüzden kazandığı üniversitenin puanına yakın bir üniversiteye yatay geçiş daha adil olacaktır.
***
Onbinlerce mağdurun isteğinin birkaç sınav hakkı değil, üniversiteyi bitirebilme hakkı olduğunu özellikle tekrarlamak isterim.
Komisyonun bu yönde düzenleme yapması bir kangrene daha neşter vurmak olacaktır.