Önceki yazımda, ilköğretim müfettişlerinin maaşlarına zam yapılması isteklerini dile getirmiştim. Bunun yanında, içlerinde bazılarının çok geri kaldığını, mesleğin saygınlığına zarar verdiklerini de belirtmiştim.
Teşekkür ve sitem içerikli pek çok email ve telefon aldım. Sitem edenlerin içerisinde, gerçekten kendisini geliştirmeye çalışan, çağın eğitim gerçeklerini özümsemiş, yüksek lisanslı, doktoralı arkadaşların da olması beni şaşırttı.
Oysa ben onları eleştirmemiş, aksine desteklemiştim.
"Her meslek grubunda zayıf halkalar olabilir" deyip bunları savunma içerisine girmişler.
Evet, başka meslek grubunda da olabilir, ama eğitim her şeyin başında gelir. Bizim işte akla kara aynı olmamalıdır.
Zaten ilköğretim müfettişleri, biraz da, sayıları çok az olan bu zayıf halkalar yüzünden, haklı isteklerine yanıt alamıyorlar.
***
Bir eğitimci olarak, müfettişlerin aldıkları maaşları, onlara sağlanan koşulları yeterli görmem mümkün olabilir mi? Aynı şekilde, öğretmenlerin de içinde bulunduğu zor koşullar kabul edilebilir mi?
Biz
"Artık eğitimde kaliteyi yükseltme yarışına girelim" derken bunu kimlerle başaracağız? Tabii ki öğretmenlerle, müfettişlerle.
Önce bunların standardını yükseltmemiz gerekir. Bu da ancak çalışma koşullarını iyileştirerek mümkün olabilir.
Avrupa ülkeleri standardını hedef alıyoruz. Ama orada maaşlar 4-8 bin euro iken bizde, ek ders ücretiyle birlikte 700-1000 euro arasındadır. Bu insanlar bu parayla evlerini mi geçindirecek, çocuklarını mı okutacak, kendilerine yatırım yapıp ileri ülkelerle mi yarışacaklar?
Elbette, çok ama çok zor.
***
Ancak bu böyle diye de oturacak halimiz yok. Herkes zorluklar içerisinde kendisini geliştirmeye çalışmalı, farklı olmalı.
3 bin ilköğretim müfettişi içerisinde bunu yapanların çoğunlukta olduğunu memnuniyetle gözlüyorum.
Birden fazla üniversite bitiren, doktora yapan, kendi eğitimine yatırım yapanların sayısı gitgide artıyor. Bu arkadaşlara maddi ve manevi olarak "önemli" oldukları, diğerlerinden "farklı" oldukları hissettirilmelidir.
Yoksa bu değerli eğitim rehberlerini kaybederiz.
Sonra iş
"hedefsiz ve zayıf" kişilere kalırsa yazık olur.
***
Prof. Dr. Adil Çağlar'ı camiamız iyi tanır. Bütün öğretmenlerin öğretmenidir. Ona gönüllü eğitim müfettişi demek daha doğru olur. Tam 30 yıldır, üniversitelerdeki derslerinden arda kalan zamanlar öğretmenlere ve velilere rehberlik yapar.
Çok üretken ve verimli bir eğitimcidir.
Çağlar'ın TÖDER Yayınları arasında yer alan yeni bir kitabı çıktı.
Adı
"İlköğretim Birinci Sınıf Anne-Baba Kitabı".
İlköğretim 1. sınıf ve 6. yaş sınıfı velileri ve öğretmenleri için çok yararlı bilgilerle dolu. Bu kitabı okuyan veli ve öğretmen arasındaki işbirliğinin daha sağlıklı olacağı inancındayım. Okulların yeni açıldığı bu günlerde özellikle öneriyorum.