Teyp açıp da mili milimine kaydetmedim elbette. Mealen fakat aslına çok yakındır aşağıya yazacağım diyalog. Bir kafeteryada arka sıramda genç iki hanımefendi oturuyor. Havadan sudan konuşmalarına istemeden kulak misafiriyim çünkü sesleri gür, ortam akustik. Bir an geliyor nereden açıldığı belli olmayan çetrefilli bir konuya odaklanıyorlar.
ORTAM PERİSİ Gerisi dedim ya mealen şöyle gelişiyor. (Not: Mizah değil aynıyla vaki bir konuşma bu) - Hayalete inanır mısın? - Bazen... - Saçmalama... - Niye ki? - Ya inanırsın ya da inanmazsın... - Peki sen inanır mısın? - İnanırım... - Gördün mü hiç... - Hayalet mi? - Evet... - Görmedim ama korkarım. - Görmedinse nesine inanıyorsun da korkuyorsun... - Hayaletler görülmez ki... - Görülmezse zaten mesele yok. Görmezsin böylece de korkmazsın... - Öyle deme... - Nasıl? -Öyle işte. Öyle konuşma - Niye ki, ne dedim ki? - Kızdırırsın filan başına tebelleş olur... - Kim... - Hayalet... - Yahu sen ciddi misin? - Sen değil misin? - Makaraya mı sarıyorsun beni aklınca... - Bunun makarası olur mu sus şimdi çıkıverecek bir yerden... - Hani görülmüyordu? - Görünmez ama görünür de... - !!!!!! - Yani istediği an görünür sonra yine yok olur... - Kim söylüyor bunu... - Herkes - Hangi herkes? - Hangi herkes olacak, herkes işte... - İyi de kime görünmüş sonra kaybolmuş... - İstediğine sor mutlaka gören vardır... - Sen biraz kafayı mı yedin... - Ağzını topla ciddi mevzu bu... - Hayalet mevzuu mu ciddi... - Ya ne sandın? - Bana bak... - Ne? - Ben gidiyorum buradan... - Ben ne yapacağım peki? - O çocuk vardı ya hani... - Hangisi? - Hani bi türlü tava getirmediğin... - Eee? - Onunla gez, toz, eğlen, seviş... - Nasıl yani? - Hayal et. Hi hi hiii!..