Olay mahalli TRT1. Bülent Ersoy bir programda efendim. Kendisini takdim eden sunucuyla yürüttüğü diyalog aynen şöyle; "- Nusret Yılmaz: Heyecanlıyım, hakikaten öyle. - Bülent Ersoy: Ben de; çok derinden mi baktım o kadar?!! - Nusret Yılmaz: Bilmiyorum o takdir size ait. - Bülent Ersoy: Ay TRT olmasaydı, bir başka türlü bakardım herhalde! - Nusret Yılmaz: Çok şükür TRT'deyiz efendim. TRT'de olmak hakikaten çok büyük bir keyif." Bitmez.. Devam eder; "Nusret Yılmaz ile birlikte şarkı okuyan Bülent Ersoy, yakışıklı solistin elini şarkının sonuna kadar hiç bırakmadı. Daha sonra RTÜK Başkanı Zahid Akman'a mesaj göndererek, şunları söyledi: "Güzel adam ama TRT... Başka bir kanalda buluşuruz inşallah. TRT'nin çatısı altında son derece dikkatli olmaya mecburuz. Sayın genel müdür... Zahid Akman orada; daha uyumamıştır. Olamaz, ama Star'da ben onu nasıl olsa hallederim Allah'ın izniyle..." Ablanın bir adap edep terbiye görmüşlüğü var ki TRT ortamının buna müsait olmadığını biliyor. Yoksa oracaktı 'halledecek' yakışıklı sunucuyu. 'Latife efendim' deyip giçiştirilebilir mi? BilmemTakdir size ait ama Bülent Ersoy'un ilk icraatı değil bu. Peki keyfinin amiri miyiz? Değiliz elbette ki. Kimsenin keyfinin amiri olamayacağımız gibi. Ama Ersoy'un dediği bir şey var ki üzerinde durmasak olmaz; "TRT'nin çatısı altında dikkatli olmaya mecburuzama Star'da ben onu nasıl olsa hallederim Allah'ın izniyle..." Allah'ın izniyle özel kanallarda bu işi halledecek Bülent Ersoy. Demek TRT'de ayrı özel kanallarda ayrı olyuyor bu işler. Demek TRT'de adap edep erkan var özel kanallarda yok. Bunu mu anlamalıyız? Ya da anlamamazlıktan, görmemezlikten mi gelmeliyiz? Bir sahne var ki aslında Bülent Ersoy'un yaptığı yanında ' kalır. Ali Poyrazoğlu Seray Sever'e bir programda konuk oluyor. Bir an geliyor; Poyrazoğlu her şeyin bir ilki vardır deyip Seray Sever'i kalçalarından kavrayıp kucaklıyor. Bülent Ersoy'unki teşebbüse yeltenmeye girer Poyrazoğlu'nun ki tam teşebbüse Ne diyeyim!