Yıllar önceydi. Ali Sami Yen'in Mecidiyeköy tarafındaki kale arkasına konuşlanmıştım. Monaco maçını oynuyor Galatasaray. Tarih ne zaman? Bilmiyorum. Ben Hagi'nin yalancısıyım. Gece karanlığında o ne istiyorsa onu söylüyoruz çünkü. Dediklerinin hepsi çıkıyor, ne söylediyse hepsi oluyor. Kahini futbolun, sihirbazı, büyücüsü ilkel futbol kabilesinin. Neyse uzatmayayım; ama Hagi uzattı topun boyunu. Topun uzamı sahaya iki numara büyük geldi daha doğrusu. Efendim ben o kale arkasında, 35 metreden ince çizim gönyeli şutunu bana doğru geliyor varsayıp açtım o kocaman ellerimi. O şut güzeli gidip, Monacolu kifayetsiz kalecinin doksanındaki örümceği sildi süpürdü. 'Eh be usta!' dediydim yerime çakılıp 'Eh be!' Bunu bir çok kez tekrarladım o efsane kadroyu izlerken. Hagi, oynamaya başladığında bir sektöre karşı mücadele başlıyordu sahada. Yani 'bu haftaki maça bakıcaaz' denyoluğu yoktu ustada. Malzemecisi, teknik direktörü, futbolcusu, idarecisi, başkanı, taraftarıyla karşı karşıya varsayıyordu o futbol oynarken. Kavramlar yer değiştiriyordu topla oynarken. Bilenler bilir; Real Madrid'le oynanan Süper Kupa maçında Roberto Carlos'u ayran-simit almaya yolladığı çalımını... Topu sağından atıp solundan hareketlendiğini görünce Hagi'nin beline sarılmıştı Carlos. (Carlooos; koçum benim. O yok artık. Oyna sen anneannenin liginde şimdi.) Sonra o dört sene boyunca hayatının kanaviçesini yaptı meşin yuvarlakla. İddiam o ki meşin yuvarlak meşin yuvarlak olalı böyler tatlı biçimlere bürünmemiştir ortamda. Ne ince paslar, ne kıvrak çalımlar, ne cevval çıkışlar... Estet pabuçlusu futbolun, asabi ustası... Senin hakemlerin üzerine yürürken ki, hatta o sarışın kara gömleklinin ağayına basarkenki halini bile özledim. Hata mıydı? Hataydı evet. Hem seni hem Metin Oktay'ı aynı duygularla sevmemin nedeni ne ola ki? Ama dur bir dakika onu başka seni başka duygularla seviyordum. O beyefendiydi sen mahalledeki haşarı oğlan, o abiydi sen hayta kardeş... Sonra her güzel şey gibi bitti futbolun. Meşin yuvarlak küskün kaldı sen gidince. Ben maçlara gitmez oldum. Gazı kaçmıştı işin. İslam babanın dediği gibi; 'Adam tribüne geliyor ama renk aşkı ne? Ben neden buradayım? Sorularının karşılığı yok...' Senden gittikten sonra aynı soruları sordum ben de; Bu maçı neden izleyeyim?; Şu çakma topçular için mi? Fenomenim; George Hagi. O güzel gülümseyişinle geçen gün Ali Sami Yen'de maç izlemeye geldin de sevdalılar geçmişi anımsattılar sana; 'I Love You Hagii!'