Küçücük bir balkonum var. Biraz sıkışarak oturursak beş kişiyi alıyor ama iki kişilik bir oturma pozisyonu için daha uygun gibi duruyor. Küçük yani. Ama ufku geniş. Boğazı görüyor doğrudan. Gündüz gün doğumuna gece Çırağan Sarayı'na, patlatılan havai fişeklerin ışıltısına nazır bir ev benimkisi. Hayatımın eve benzeyen ilk evi. Deniz görüyor, yattığın yerden gökyüzü görünüyor. Fakirhane modundan çıktı yani ev mevzusu.
E manzara bozuldu ama bugünlerde. Elin Amerikalısı suyun yüzünden geçiriyor bize ait ne varsa yeniden elimizden aldığını göstermek için. Başka bir memleketle ilgili bozuk mevzularını düzeltmek için hep bizim üzerimizden geçiyor tankları, topları, uçakları ve gemileriyle. İlkgençliğimin öngünlerinde bir şiir vardı; aklıma kazıdıydım bağımsızlık düşüncesini o dizelerde;
şeylerini herbirşeylerini getirip bıraktılar / bir daha dönüp gitmediler gemilerine / bir daha dönüp gitmediler gemilerine / ve o kadar çok getirmişler ki / bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde!" Abartıyor muyum! Adamlar sadece insani yardım için yüzdürüyorlar gemilerini değil mi? Geçenlerde söylendi yine kulağımın dibinde şu sav söz; giden yol iyiniyet taşlarıyla döşeliymiş!" Çok büyük geldiydi muhabbete ama doğru bir söz. Bir derde merhem olsun diye söylenmiş ya Gol olmazsa bile hareket güzel. Böyle söylediğinde acayip büyük şeyler söyleyen insanların edasında oluyorsun; çodok önemli bir şey oluyorsun o zaman. Ama nerede söylendiği önemli tabii ki.
BOĞAZ'DAN GEÇİYOR... Neyse işte yine öyle bir hissiyat içinde izliyorum gemileri!!! Boğaz'dan geçişini. Sevgilimin tekleyen kalbini düşünüyorum o gemiler Boğaz'dan geçerken. O gemiler Boğaz'dan geçerken sessizce içimin kuşları havalanıyor aykırı kentin koyaklarından. Geçenlerde o gemilerin bundan 40 yıl önce geçişlerine hayıflanan gençlerin kıyıda yaptıkları geliyor aklıma. O geçişte ne vardı da bu geçişte olmayan "ne?" diye soruyorum gecenin yüzüne karşı! Gecenin yüzü içinden bağımsızlık geçen tümceleri eskitiyor ben yazdıkça. Eskil bir yalnızlık gibi üşütüyor insanı bağımsızlık düşüncesi.
Üşüten yalnızlığında yazıyorum gecenin; Boğaz'dan gemileri geçiyor içyoksulluğumuzun. Boğazımıza bir düğüm gibi geçiyor ABD'nin gemileri.
Onlar geçerken Boğaz'dan gizlice içimin kuşları havalanıyor sesizce. Sessizce kendime dönüyorum; sevgilimin tekleyen kalbini düşünüyorum gecenin üşüten yalnızlığında.