Daha çekim aşamasında tartışmaları başlayan, "Nalet olsun benim içimdeki insan sevgisine" şimdiden gişeyi garantiledi. Efsenevi Kurtlar Vadisi'nin ürettiği yıldızlardan Mustafa Üstündağ'ın oynadığı "Muro" karekteri o kadar sevildi ki şimdi sadece o karaktere dayalı filmi çekiliyor. Bu Pana Film ekibi işini gerçekten iyi biliyor. Üstelik basında bulunan benim gibi sazanlar da konulara dalıp onların ekmeğine yağ sürüyor... Bir Kurtlar Vadisi fanatiği olarak o dizideki tüm karakterlere bayılıyorum... Okumuş yazmış çocukların bu tür dizileri izlememesi gerektiği, onların belgesel kanallarından başlarını kaldırmamaları gerektiği gibi saçma, sanal ve zaten gerçek dışı bir algı var... Büyük bir işadamı olabilirsiniz, büyük bir sanatçı ya da oyuncu, hatta dünya çapında bir isim de ama oturup Kurtlar Vadisi seyredersiniz ama bunu çevrenizle paylaşamazsınız... Çünkü onu varoşlar, ezilmişler, alt sınıflar seyreder... Hadi ordan... Hadi ordan bir zamanlar bunlar Orhan Gencebay'ı da gizli gizli dinlerlerdi ama söylemekten çekinirlerdi, Kurtlar Vadisi olayı da biraz böyle... Neyse konumuz bu değil, konumuz bu ülkeye küçücük bir elbise giydirip bir asırdır onunla idare ettiren zihni yapıyla ilgili... Yıllarca ilgiyle ekonomi programlarını izlediğim, yazılarını okuduğum bizim kuşak bir gazetecinin Muro üzerine ürettiği paranoyayı fışkırtan satırlarına inanamadım... Doğan Grubu prenslerinden Yiğit Bulut tutmuş Muro karakteri etrafında dönen filmin devlet tarafından yasaklanmasını talep ediyor. Gerekçesi, bu filmde bölücü örgüt İstanbul sorumlusu olan karakterin psikolojik harekata malzeme sağlaması. Dolaylı olarak söylediği şu; Bu filmi Amerikalılar finanse ediyorlar, Türkiye üzerine oynanan oyunların psikolojik savaş boyutunda görev ifa ediyor... Devlet bunu yasaklamalı... Kafasındaki bol jöleye, çıktığı ekrandaki ışıklı dekora bakıp Yiğit Bulut'un günümüz Türkiye'sine ait olduğunu düşünebilirsiniz... Ancak bu arkadaş son 5 yılını sürekli Türkiye'de bir ekonomik kriz çıkarma çabasına harcadığından dolayı şimdilerde oralarda bulamadığı ekmeği başka kapılarda arıyor... Bir güne bir gün çıkıp da "Ya ben bunca kötümser ekonomik yorum yaptım, yazı yazdım, beni izleyip de yanlış karar verenlerden özür diliyorum, bu ülkede bir türlü ekonomik kriz çıkmıyor" demedi... İlhan Selçuk'un "Ekonomik kriz çıksa da bunlardan kurtulsak" şeklinde özetlenebilecek genel ulusalcı yaklaşıma sürekli odun taşıyan Yiğit Bulut, Amerikan film endüstrisinin Amerikan sistemine ne kadar büyük eleştiriler getirdiğini bilmez mi? Bal gibi bilir... Peki neden bir filmden devlet krizi üretme gayreti içine girer? Çünkü doğruların ne olduğunu sadece onlar bilir, onun ağa babaları zamanında "Komünizm gelecekse biz getiririz" dememiş miydi, o hesap işte. Büyük devletlerin en önemli özelliklerinin kendilerine eleştiri getirme hakkının kutsallığını korumaları olduğunu anlamaz mı? Bal gibi anlar... O da kim bilir kaç Hollywood filminde "Hadi ya bu kadar da olmaz ki" denilebilecek cinsten sert sistem eleştirisi izlemiştir. Ama o basit bir film karakterinden ulusal kriz sinyali alabilecek kadar antenleri toplumun uzağında bir kişiliği temsil ediyor... Bizim ona tavsiyemiz, dünyadaki türbülanslara rağmen bir türlü kriz yaşamayan Türk ekonomisi üzerine kafa yorarak -her ne kadar boş bir çaba olsa da- ulusalcı jargona malzeme çıkarması... Sinan Aygün ile TV programlarına katılıp -sahi ne güzel yakışmışlardı birbirlerine- gerçekleri saptırmaya devam etmesi... Sinema ve benzeri alanlar kendisine bir numara bol gelir... Biz tam tersini düşünüyoruz... Bu ülkede her şey tartışılmalı, her şey eleştirilebilmeli... "Kutsal devlet miti" arkasına sığınılarak neler yapıldığı "Ergenekon sağanağı" sayesinde daha iyi anlaşılıyor. Bu ülkeyi ve bu devleti herkesten daha fazla sevdiğini iddia eden bürokratik oligarşinin yediği herzeler en güzel sinema yoluyla kitlelere anlatılabilir... Sevgili Hasan Kaçan'ın da içinde bulunduğu ekibe başarılar diliyorum... Büyük iş yapıyorlar...