Devletin zirvelerini her yıl küçücük bir ilçeye toplayan ünlü Anadolu ereni.
Kapadokya'dan tüm Anadolu'ya bakış atan zaman gezgini.
Her Ağustos'un 16'sında bıraktığı iz tekrar anılsın, barış ve huzur iklimine katkıda bulunsun diye onun adına etkinlikler düzenleniyor.
Tıpkı bu yıl da olduğu gibi...
Abdullah Gül devletin en üst makamdaki temsilcisi olarak orada, bakan Ertuğrul Günay da yanında.
Pek çok katılımcı ile birlikte Hacı Bektaşi Veli'nin huzurunda görevini yerine getirecek.
Ama öyle olmuyor, kendine orayı hak sahibi gören küçük bir grup Cumhurbaşkanı'nı ve Bakan'ı protesto ediyorlar.
Sloganlar atıyorlar, önceden hazırladıkları pankartları açıyorlar.
Bu garip durum Alevi kitlenin artık kendi içinde çözümlemesi gereken, günümüz dünyasına uymayan bir zihni erozyonun dışa vurumu aslında.
Alevilikte bizim bildiğimiz gelen misafire hürmet, saygı, hizmet esastır.
Anadolu insanının genel karekteristiğinde olduğu gibi.
Oysa yıllardır, Aleviliğin A'sını bile bilmeyen, daha çok materyalist, ateist, aşırı solcu Marksist bir güruh Aleviliği adeta ipotek altına almış her tür açılımı yerle yeksan etmeyi kendine görev saymış durumda.
Bugün Ergenekon iddianamelerinde geçmişte kimlerin hangi amaçlar doğrultusunda kullanıldığını dehşet içinde öğreniyoruz.
Bence Alevi toplumunun kendi içindeki bu tür kime hizmet ettiği belli olmayan gurupları temizlemesi vakti geldi de geçiyor bile.
Tüm Türkiye'de ideolojiler anlamını yitirirken, geçmişin siyah beyaz değerleri tedavülden kalkarken Alevi toplumun kendisini bir adım bile ileri götürmeyen ezberlerden kurtulması gerekiyor.
Tamam Abdullah Gül'ün siyasi görüşünü, dünyaya bakışını, geldiği çizgiyi beğenmeyebilir hatta tam karşısında olabilirsiniz, ama sizi sizin için önemli bir günde yalnız bırakmayan bir misafire "yuh çekmek", pankart açıp "kin kusmak" hangi Alevi kültürüne ait acaba?
CHP içinde siyasi rant kapısı elde etmiş bir avuç azgın "Alevi tüccarının" misafirlere karşı düşmanca tutumlarını, edebe ve ev sahipliğine yakışmayan davranışlarını Aleviler kabulleniyorlar mı?
Hacı Bektaşi Veli mezarında kalkıp Cumhuriyet'in başına hakaret edenlere "Aferin evlatlarım" der miydi?
Yoksa sopayla onları kovalar mıydı?
Bu son örnek bile artık gösteriyor ki, duvarların yıkıldığı, soğuk savaş yıllarının sona erdiği, ideolojilerin birer sosyoloji cümlesine dönüştüğü bir çağda Alevi toplumunun kendisini sorgulaması, içinde Alevilik ticareti yaparak siyasi rant ve kişisel çıkar sağlayanları afişe edip dışlaması zamanı çoktandır geldi ve geçiyor bile.
Hemen herkesten değişim, uzlaşma bekleyen, kendi inançları için daha çok demokratik hak talep Alevilerin, biraz da içerideki arızalar gidermek için çaba göstermeleri gerek.
Cumhurun başına yapılan tek kelimeyle ayıp.
Bakalım Alevi dernekleri bu yapılanı kınayacak mı, susup onaylayacaklar mı?