Önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı Hükümetin Ekim ayından itibaren yoğunlaşacağı alanı ortaya çıkardı.
Meclis açılır açılmaz 2009 yılı bütçe çalışmalarıyla birlikte Anayasa değişiklik paketi ve AB'ye uyum yasaları ele alınacak.
Hükümetin hedefi, 26 yıl önce, 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olarak ortaya çıkan "1982 Anayasası"nı tamamen değiştirmek.
Ancak muhalefetten bu konuda destek sağlanamazsa "kısmi değişiklik" yolu denenecek ve "Anayasa paketi" hazırlanacak.
Yeni düzenlemelerin temel hak ve hürriyetler alanında Türkiye'yi AB ile yakınlaştıracağına dikkat çekiliyor
***
Anayasa paketinde yer alacak hükümler "uzlaşma" ile belirlenecek. Ama bir maddenin değiştirileceği kesinlik kazanmış durumda. O da "siyasi partilerin uyacakları esaslar"ı belirleyen 68. ve 69. maddeler.
Sözkonusu maddelere göre, partilerin kapatılması veya parasal yaptırım uygulanabilmesi için "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma"sı yeterli görülüyor.
Yeni yapılacak düzenleme ile "Venedik Kriterleri"nin esas alınacağı, böylece parti kapatma konusunda da AB ile entegrasyonun sağlanacağı bildiriliyor.
"Venedik Kriterleri" parti kapatma için 2 suçun işlenip işlenmediğini bakıyor:
"Irkçılık ve şiddet kullanarak amaca ulaşma
Bu hükümlerin Anayasa'nın 68 ve 69. maddesine monte edileceği bildiriliyor.
Yeri gelmişken hatırlatalım:
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AK Parti kapatma davası ile ilgili kararı açıklarken, Meclis'i bu konuda bir an önce düzenleme yapmasını önermişti.
***
Bu bilgiler ışığında Ekim ayının Meclis trafiğine bakalım:
Dışişleri Bakanı'nın bilgilendirme toplantılarından sonra, AK Parti Meclis Grup yöneticileri devreye girecek. Hem Anayasa değişiklikleri, hem de AB'ye uyum çerçevesinde hazırlanan Ulusal Program kapsamındaki 131 yasa değişikliği için muhalefet partilerinden destek istenecek.
Anayasa ve yasaların içeriği, muhalefetin katkısına açık tutulacak.
Ayrıca, Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın girişimiyle "Anayasa değişiklikleri"ni hedef alan bir Uzlaşma Komisyonu kurulacak.
***
Özetlersek:
Meclis'in önünde büyük bir fırsat var:
"Olağanüstü dönem"in ürünü olan "1982 Anayasası"nı, demokrasi ikliminde yeşertilecek "2009 Anayasası"na çevirmek.
Eğer iktidar partisi muhalefet partilerinin taleplerine karşı duyarlı olur, muhalefet de "iktidardan geliyor" diye bu fırsatı boşa harcamazsa, kazanan Türk demokrasisi olacaktır
Dolayısıyla Türkiye'nin insanları
Yanıt verilmesi gereken soru şudur:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın üzerindeki "darbe gölgesi"ni kaldırma zamanı anı geldi mi, gelmedi mi?