Anayasa Mahkemesi, eşi görülmedik bir hızla çalışarak, 10 gün sürmesi beklenen davayı 3 günde tamamladı.
"Kapatma" kararı verilmediği için yasaklama da olmadı
Ak Parti son aldığı Hazine yardımının yarısı kadar "para cezası"na çarptırıldı.
Son yardım Ocak ayında yapılmıştı. 46.7 trilyon liralık yardımın yarısı olan 23 trilyon 350 milyar lira, AK Parti'den tahsil edilecek.
***
Kararın sonuç ve yansımaları şöyle:
Türkiye bugünden itibaren, "stresi atmış" olarak kendi yoluna ve gerçek gündemine dönecektir.
Nedir gerçek gündem?
Ekonomi.
Dünyayı kasıp kavuran dalganın, Türkiye'de en hafif şekliyle atlatılmasını sağlamak.
Ayrıca; Avrupa Birliği ile müzakerelerin hızlandırılması.
Bu çerçevede, "Kıbrıs"la ilgili önemli gelişmeler olabilir.
***
Kararın en önemli yansımalarından biri de "erken seçim" beklentilerini sona erdirmesidir.
Türkiye bundan sonra 2009 yılının Mart ayı sonunda yapılacak "yerel seçim" e yoğunlaşacak.
Yani bu karar, "erken seçim"lerle daha fazla zaman kaybını önlemiştir
***
2003 yılında yapılan Anayasa değişikliği olmasaydı, Ak Parti bugün "kapatma" kararıyla karşı karşıya kalabilirdi.
Ama 2003 yılında, Türk demokrasisini güçlendirecek bir adım atılarak, siyasi partilerin cezalandırılması için bir "orta yol" bulundu. Bu yol "Hazine yardımından mahrum bırakma" hükmünün Anayasa'ya konulmasıydı.
Şimdi o "formül"le Türkiye büyük bir stresi atmayı başarmış oldu.
Bakın, dün dolar 1.16'ya, euro 1.81'e inerken, faizler de geriledi.
Borsa ise, daha sabah açılıştan itibaren hızla yükselerek, günü yüzde 5.59 puan artışla kapadı.
Yani bir günde tam 2 bin 188 puan artış sağlandı.
Boşuna dememişler:
"Gerçeği öğrenmenin en iyi yolu parayı takip etmektir" diye.
Anlaşılan, kararı önce borsanın büyük oyuncuları öğrendi
Ama borsa dışında bir kazananı daha var bu kararın:
Türk demokrasisi.
***
Son bir söz:
"Kapatılmama" kararı "Ceza verilmedi" anlamı taşımıyor.
"Hazine yardımından mahrum bırakma" yaptırımı, "kulağın çekilmesi"dir.
Dolayısıyla, bundan sonra Türkiye'nin insanları arasında "laiklik" ve "din" temeline dayalı gerilimin giderilmesi sorumluluğu başta iktidar kanadı olmak üzere tüm partilerin üzerindedir.
Çünkü laiklik ve din birbirinin karşıtı kavramlar değildir.
Bu anlamsız tartışmalarla yeterince zaman kaybetmedik mi?