Alo 183'le ilgili bir yazı yazmayı epeydir planlıyordum. Dikkatimi çeken, inandığım birçok yazıyı, resmi, sözü kesip kesip topluyorum. Bir gün sadece tek bir resimden bir yazı yazıyorum, başka bir gün sadece etkilendiğim tek bir cümleden.
Takvim Gazetesi'nde neredeyse her hafta ister küçük, istek büyük olsun kadına yönelik yapılan şiddet haberleri çok dikkatimi çekti. Bu konudaki hassasiyetleri ve bilgilendirme çalışmalarından dolayı gazetemdeki tüm yetkilileri kutluyorum. Çünkü bu alanları yarı çıplak kadınları ve saçma sapan boyalı haberleri kullanıp, tiraj arttırmada kullanılabilirlerdi. 'Alo 183', şiddete maruz kalan kadın ve çocukların, töre cinayetlerinden kaçanların, istismar ve kötülüğe uğrayanların arayacağı parasız bir hat.
Okuduğum bir haberde yapılan araştırmaya göre; Türkiye'de 3 kadından 1'i şiddet görüyormuş. Şayet doğruysa çok vahim ve acı bir tabloyla karşı karşıyayız. Şiddetin zenginlik, fakirlik, eğitimli, eğitimsiz statü sahibi, statüsüz farkı gözetmeksizin Türkiye'nin en ünlülerinden, en tanınmışlarına kadar maruz kalındığı düşünülürse, birilerinin çok acil önlem alması gerekmektedir. Ama nasıl? Nasıllar, nedenler, niçinler doğru cevaplarını bulunca eminim bu oran azalacaktır. Bu yazıyı yazma kararı alınca merak ettim 183'ü aradım. "Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu aile, kadın, çocuk, özürlü danışma hattına hoş geldiniz" sesiyle karşılaştım ve hemen hatta bağlandım. Karşıma bir beyefendi çıktı. Kendimi tanıttım, bilgi almak istediğimi söyledim. Beni Ankara'daki basın ve halkla ilişkilere yönlendirdiler. "İşte prosedürler başladı" dedim içimden.
Verdiği numarayı aradım. Yine kendimi tanıttım, müdürleri toplantıda olduğu için beni yine başka bir telefona yönlendirdiler. Yine o telefonu aradım. Karşıma başka biri çıkacak sanırken ilk karşılaştığım beyefendi çıktı.
Sayın Serdal Çolak... Kendisi psikologmuş. Bu konuyla ilgili beni sosyal hizmetler yetkilisi bir arkadaşına verdi. Yaşasın artık ihtiyacım olan bilgileri alabilecektim. Hanımefendiyle 10 dakika kadar konuştum. 183'te 10 kişi çalışıyormuş. 8'i sosyal hizmetler görevlisi, 2'si psikolog. Yönlendirmeleri, vakanın özelliğine göre yapıyorlarmış.
25 Ocak 2008'den bu yana 200 bin üzerinde çağrı varmış. Telefonda psikolojik destek veriyorlarmış. İlk kez dayak yiyen biri arıyorsa en yakın karakola yönlendirip, adli işlemler başlatılıyormuş. Çoğu zaman da karakoldan başvuruyorlarmış. Karakoldan 183'ü arıyorlarmış. 183, ücretsiz telefon hattı olduğundan ihtiyacı olanların dışında işletmek için, taciz etmek için de arayanlar oluyormuş. Bu 183'ün değil 112-110 gibi ücretsiz telefon hatlarındaki çalışan personelin de sık karşılaştığı bir durummuş.
"Sizlerin özellikle yazmamı istediğiniz bir konu var mı?" diye sordum. "İhtiyacı olmayanlar lütfen dalga geçmek, vakit geçirmek için bu hatta aramasınlar, ihtiyacı olan kişilerin mecburiyeti çok önemli" dedi. Benden söylemesi. Ey telefon şakacıları 183'ü aramaktan vazgeçin. Tüm 183 çalışanlarına sevgiler, bol şanslar.
Bu arada Rize'nin Fındıklı ilçesinde alkol alıp eşini döven ve yargılanan, 10 gün de hapis cezasına çarptırılan bir kişiye 'Alkolün zararlarıyla ilgili kitap okuma cezası' verilmiş. Bu kişi 1 yıl boyunca ayda 4 saat "alkol ve alkolün insan sağlığına zararları" ile ilgili kitap okuma cezasına başlamış bile. Hatta diyorlar ki, "Bu yararlı bir ceza. Ancak yaz aylarında çay bahçesindeki işimin yoğunluğundan cezayı yerine getirirken zorlanıyorum" demiş. Ne diyelim. Böyle cezaya can kurban...