Günlerdir manşetlerden inmeyen ve herkesin yüreğini derinden acıtan Hasan Doğan'ın ölümü, nedenleri-nasılları, gazetelerdeki taziye ilanları, kullanılan kelimelerin samimiyeti, acısı ölüm gerçeğini ve sonrasını eminim hepimize tekrar tekrar hatırlattı. Geçtiğimiz Cumartesi günü Bodrum'da çok sevdiğimiz bir dostumuz akşamüstü Yasmin Otel'e bizi ziyarete geldi.
Neşesi, yüreğinin güzelliği, içtenliği ile herkese "Keşke böyle bir dostum olsa" dedirtecek cinsten bir gönül kadını olan ve "enerji topu" geldi diye takıldığım sevgili Sema Kızıl dostumuzun telefonu çaldığında ilk haberi öğrenenler arasında bizde olduk. 'Hasan Doğan kalp krizi geçiriyor, ambulansla hastaneye gidiyor' diye. Birçok telefon trafiğinden sonra gelmesiyle gitmesi bir olan sevgili dosta ikinci telefon geldiğinde "Ne yazık ki kaybettik" cümlesi bu yüreği dev kadını bile derinden etkilemişti, gözyaşları içinde onu hastaneye doğru uğurladık.
Bilir misiniz bilmem; bazen içe akan gözyaşcları vardır. Bu içsel gözyaşları ruhunuzda derin izler bırakır, sorular, nedenler, nasıllar zihninizde gidip gelir. İşte bende de bu olaydan sonra böyle bir şey oldu. Hasan Doğan'ı hiç tanımam. Hakkındaki tek bilgim ve zihnimde kalan tek ve yegane fotoğraf Türkiye'nin maçlarında şeref tribününde eşiyle yer alması, basın açıklamaları, Sayın Başbakanımızın en yakın aile dostlarından biri olmasıdır. Bu olayı bire bir yaşadıktan sonra kendime şunu sordum; "Neden bu trajediyi bire bir yaşadık ve bu durumdan neler öğrendim?" O akşam uzun bir süre kendime gelemedim. Okuduğum bir romanda şöyle bir söz vardı; "Hala yaşıyorsanız, bu dünyadaki göreviniz bitmemiş demektir." Yazılarımda oldukça sık yer veriyorum özgürlüğe, toplum için değil, kendimiz için yaşamamız gerektiğine. Ama saygılıca, ama kimseye zarar vermeden ahlaklı ve erdemli bir şekilde. Tıpkı Sayın Hasan Doğan gibi. Dediğim gibi ne kendisini ne saygı değer eşi Aysel Hanım'ı tanımam. Ama milli maçlar süresi boyunca gözlemlediğim ve takdirle seyrettiğim Doğan Ailesi'nin, gollerimiz atıldıkça birbirlerine sarılmaları, el ele oturmaları, hem Milli Takım mutluluğunu, hem kendi sevgilerini milyonlarla paylaşmaları unutulmayacak anlar arşivimde yaşam boyu yer alacaktır. Bu eşsiz tablo için Doğan Ailesi'ne sonsuz teşekkürler.
Bazı anların, duyguların tarifi olmaz. Ölümde bunlardan biridir. Unutmayın; "Hala yaşıyorsanız bu dünyadaki göreviniz henüz bitmemiştir."
Nur içinde yat Hasan Doğan.