Birçok köşe yazarı haftalardır Fatih Terim ve arslanları için yüzlerce yazı yazdı. Çoğu negatif ve eleştiren yazılardı. Türkiye'de yaşayıp da bugünkü milli maça duyarsız kalmak pek mümkün değil doğrusu. Dualarımız, hayallerimiz, umutlarımız, yüreklerimiz Milli Takımımız'la bu gece. Benim şahsi görüşüm Hırvatistan'ı yeneceğimize yönelik. Şimdiye kadar yazılan çizilen onca şeyden en çok dikkatimi çeken yazı ise salı günü Takvim gazetesinde çıkan "Milli şifre kaygı" başlıklı yazı ile Sayın Terim'in çeyrek finale çıkmaya hak kazandığımız gün maçtan sonraki sürpriz basın toplantısındaki sözleri oldu. 'Terim medyaya yüklendi' başlıklarıyla verildi bu sözler. İlk cümleleriyse şöyle idi:
- "Gecenin en karanlık oluğu an ,sabaha en yakın olduğu andır."
Tahminimce Sayın Terim'in sevdiği ve benimsediği güzel sözlerden biri bu. Bazılarımz ise bu sözü şöyle bilir:
"EN KARANLIK AN ŞAFAK SÖKMEDEN ÖNCEKİ ANDIR."
Evet, o 70 dakika Türk halkı için en karanlık andı, umut ışıklarının tek tek söndüğü, yüzlerdeki heyecanın yitip gittiği, yüreklerin atmaz olduğu... Ve Terim sözlerine devam ediyor:
- İdam sehpalarını aşıp geliyoruz. Bulmuşsunuz rahat ülkeyi yazıyorsunuz, biz liyakatı sizden değil milletten aldık. Dünya değişiyor, her şey değişiyor ama bazılarınız değişmiyor."
Doğrusu bu sözler üzerine düşünmek gerek. Çok mu acımasız, çok mu yargısız infaz memurları haline geldik? Sadece spor, sanat adına değil, mahallemizde, hanemizde yakınlarımızı, uzaklarımızı eleştirmeye ne kadar meraklıyız? Peki, yapıcı, teşvik edici eleştiriler neden yapamıyoruz? Onlar para ile mı satılıyor ki? Yoksa acımasız ve yıkıcı eleştiriler bedava mı? Gelelim "Milli şifre kayıp" başlığına... Milli Takımımız'ın ikinci yarıdaki mucize şahlanışlarının psikolog (Dr. Adnan Çoban) görüşüyle nedeni; "Eleştirilerle kıstırılmış futbolcu, şokla kaygılarından kurtulup gerçek gücüne kavuşuyor" şeklinde oluyor. Yani takımımız 3 maçta da ilk yarılarda yenikken, sonra galibiyete koşuyor.
Hepimiz bunun nedenini merak ediyoruz. - ki dünya basını dahil. İşte yine geldik yazımda belirttiğim yapılan eleştirilerin insan psikolojisinde etkisine. Psikiyatrist Sayın Çoban bu konuda şöyle devam ediyor:
"Futbolcularımız maçlara kişiselleştirilmiş eleştirilerden ve hata yapmaktan korkarak hep ürkek başlıyor. Yani kaygı fazlalığı ile. Ve yenilen goller şok etkisi yapınca kaygı yok oluyor." O zaman şu kaygıları yok edecek eleştiri yazılarına son verip, ahkam kesmeyi seven, egolarının sesini kısmayı beceremeyen, köşelerini sukut füzesi olarak kullanan köşe yazarları ve yorumcular; milli birlik beraberlik spor mücadelelerinin olduğu alanlarda daha mı özen göstermeli acaba? Milli Takımımız için mürekkebini sevgiye ve hoşgörüye daldırabilen nice köşe yazarına binlerce teşekkürler.
Sayın Terim ve Milli Takımım gün sizin gününüz şimdiye kadarki tüm çalışmalar, mücadeleler, sevinçlerimiz için sonsuz teşekkürler... BOL ŞANS.