D ünyaca ünlü piyanist Anjelika Akbar'ın bir konuşmasını dinledim geçen gün. Seçkin konukların bulunduğu bir davette, bu kez piyanosunu değil yüreğini konuşturuyordu genç sanatçı. Herkesin şaşkınlıkla izlediği mükemmel bir Türkçe'yle konuşuyordu.
'AŞIK OLDUM' Bir ara herkesi kendisine bir kez daha hayran bırakacak şu cümleleri de kurdu: "Ben birkaç sene önce geldim bu ülkeye. Önce 'Fazla kalmam, sıkılır çabuk dönerim' diyordum. Sonra bir adamla tanıştım. Sevdim o Türk gencini. Ona aşık oldum ve evlendik. İlerleyen günlerde bu ülkenin güzelliklerine de aşık olmaya başladım.
Havasına, ormanına, dağına, taşına, denizine. Türkçe'yi önce rüyalarımda öğrendim. Her gece uykuya yattığımda Türkçe rüya görüyordum inanın. Ve çok kısa zamanda kullanabilecek hale getirdim dilinizi.
'İYİLERE LAYIKSINIZ' Bu arada fark ettim ki siz kendinizi sevmiyor ve haksızlık ediyorsunuz. Türkler çok özel, çok duygulu, çok sevgi dolu insanlar. Ama kendilerini sevmiyorlar nedense. Dostça söylüyorum, birbirinizi ve kendinizi çok sevin. Buna o kadar layıksınız ki."