Birleşmiş Milletler merkezinde açıklanan bir anket sonucuna göre, Türkiye'de işkenceyi onaylayan insanların oranı yüzde 51'e çıktı.
Birçok ülke bu insanlık ayıbına kayıtsız şartsız
"Hayır" derken, Türkiye'deki anketin sonucu bir utanç aslında.
***
Masum insanların hayatlarının risk altında olduğu ülkelerde, işkencenin çıkış yolu olarak algılandığı duygusu mevcut.
Bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde, "altta kalanın canı çıkar".
Güç kimdeyse, yasalar onun emrindedir.
Çeteler topluma egemen hale getirilir, hukuk yerden yere vurulur.
İşkenceyi onurlandırmanın bütün kolları ülkemizde mevcuttur.
O yüzden masum insanların hayatlarını kurtarmak adına işkenceyi savunmanın, savunulur bir yanı yoktur.
Tapusunu almak istediği insanlara işkence yapanların itibar gördüğü bir memleketten bahsediyoruz.
***
Bizim ülkemizde
"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" soysuzluğundan sonra en çok kullanılan ifade,
"Sallandıracaksın kardeşim" haykırışıdır.
Silah kullanmayı erkeklik, 3 kişi bir olup 1 kişiyi öldüresiye dövmeyi delikanlılık sayan toplum, işkenceyi de çıkış yolu olarak görecektir.
Kendisine yapılmadıkça tabii...
***
2 kişiden 1'inin işkenceyi onurlandırdığı bir anketten, ülkemize kalan ayıptır, utançtır.
O yüzden ne zaman işkence konulu bir haber okusam, şair Ahmet Çuhacı'nın "Kuşla Çiçek Arası" adlı kitabından bir şiir gelir aklıma:
Adam işkence görecekti.İşkenceciler sordular: "Bir organını yok edeceğiz, hangisi?" "Gözlerimi..." "Yapılanı görmeyeyim, utanırım." ***
Bir kadın işkencedeydi.İşkenceci, "Gözlerimi bağlayın, yoksa görevimi yapamam utanırım" dedi.