Artık uzağıma düşüyor bir aşkı anlatmak için seçtiğim sözcükler. Sevgilim ne zaman aklıma düşse kalkıp gitmek istiyorum. Aşık olmak uçurum isteğiymiş. Uçurumun hemen başındaydık; bir adım atsak soluğumuzdan tutuşacaktık. Birbirine çıkan caddelerle konuşmuştık; harlanmış nefesiyle bir aşkın. Bir aşk biterken yazıyorum şimdi sahi uzaklar söylesin aşklar ve kuşlar nerelidir?
Yolu aşklara ve kuşlara denk düşen sözcükler arıyorum şimdi. Bir uçurum en çok intahar çağrıştırır: varsın olsun; beterin beteri var diyenleri yalancı sayıyorum. Bundan daha kötü ne olabilir? Annemizin ölmesi belki diyor bir yeniyetme. Yenicamii'nin önünden geçiyorum. Sözcükler düşürğüyorum otobüs duraklarında. Kendimi bekliyorum herhal; gelmiyor yaslarına tutunan eski geçmişler. Güvercinler seni soruyor kanatlarında bir çalım geçmiş günlerin izi; 'Ayrıldık!' diyoırum ve bir ayrılık şiirinin hangi dizelerde büyüdüğünü bilmediğimi söylüyorum. Kanatlarıyla hayret işareti yapıyor. Bunu yaparken bir yay çiziyor gökyüzünde; yeni aşkların deniz dibinde bir inci gibi kabuğunu işlediğini anlatarak. Sesi giderek uzaklaşıyor; kayboluyor grileşerek...
'Buakşamölürümbenikimsetutamaz'diye bir şarkı vardı; onu söylüyorum Eminönü İskelesi'nde. Sesimin çok içli oluşundan içlenen balıklar toplanıyor bir gayret. Solungaçlarında pür dikkat; yüzgeçlerindeki tedirginliği okşuyorum bunu fırsat bilerek. Yılışanlarını uzaklaştırıyorum oradan ve ciddi ciddi ayrılık soneleri okuyorum denize karşı. Sürreel bir vapur yolculuğuna çıkıyorum; Sirkeci-Üsküdar arası. Balıklar yerlerinde duruyor biraz önce Yenicamii'nin avlusundan havalanan tafralı güvercini gösterip.
Ben denize vuruyorum kendimi. Bir aşk şarkısı gibi; 'Gün olur alır başımı giderim!' Ve dilimdeki şiir imgeleriyle geçiyorum mavi dalgalarını Boğaz'ın;
Bir kalır uzun resimlerin anısı sakallarımda / urban içinde üşüyüp üşüyüp kaldığımızın Bir kalır yanık yağlar yataklarda o oteller / meydanlar heykeller sizin olmadığınız o her yer O çok yalınç gerçekli gelip gitmeler / bir kalır uzun duvarlar ve onların dipleri Bir kalır yılgın adamların hep "Evet" dedikleri Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız / üşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımda Tükenir dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün / bir kalır uzun kitaplarda anısı çok üşüdüğümüzün...