Kene... Evet keneler. Kırım Kongo Kanamalı Keneleri... Bütün eczanelerde afişler asılı. Korunma yöntemleri fotoğraflı olarak anlatılıyor. Yani belli ki bir sıkıntılı durum var. Nasıl olmasın. Dağa taşa nebata yağıyor keneler. İnsanların olduğu yerlerdeler, yeşillerin içindeler, otların dibindeler her yerdeler; her yerde.
E öldürdünüz kuşu tavuğu, olacağı buydu. Kenelerin biricik düşmanları ve doğal dengenin koruyucuları yok artık. Ya da yeter miktarda yoklar. Kimi korunma yöntemleri narin bünyemdez yaralar açtı açmadı değil ama çaresizlik insanlara neler yaptırıyor bilirim. Yetkili zevat paçaları çorapların içine sokun demişti. Önlem almada üstümüze yok.
Hatırlayalım; fi tarihte radyasyonlu çayları hörp hörp içmişti yine o yetkili zevat. Hem de dağa taşa yağıyorken stronsiyum 90. Geçen gün gazetede bir haber yine; ilaçlı ve zehirli olduğu söylenilen domatesleri geri çevirmiş ihraç edeceğimiz ülke. Şimdi buraya isim yazmayayım o ihracatı yapacak olanlar ve almayan ülkeler kırılmasınlar. Geri çevrilen domatesleri, geri çevrilmesine kızan ihracatçı firma sahipleri evire çevire yemişler milletin gözü önünde.
Ağız tadı, nefaset kavrayışı işte. Kimi milletin ödünü kopartırken bize bir şey yapmıyor. Yapmıyor olmalı ki yedik içtikten sonra turp gibi geziyoruz ortamda ortalıkta. Demek ki diyorum insan var insan!!! Var. Kimine bal olan kimine zehir. Ama bildiğimiz o ki; bu kuş gribi süresince de böyle olmuştu. Hasta tavukları kesip kesip yemiştik biz ve 'bi şe olmaz aga'
Dediydik. Karantina bölgelerihnde de yaşanmıştı aynı durumlar. Çok önce AIDS davöası vardı. Bir muhabir hayat kadını kılığına girip sormuştu müşteri olardak yaklaşanlara; "Bende AIDS var ama korkmuyor musunuz?" Yanıt ciğerimize işleyen hançerdi; "Bize bi şey olmaz. Ayrıca atın ölümü arpadan olsun!"
Bize bir şey olmaz mı gerçekten? Peki bu umursamazlığımız nereye kadar sürecek? Biz umursamaz mıyız dahası? Aslında umursuyoruz da göstermek mi istemiyoruz? Umursadığımız gösteriyor olduğumuz durumlar zayıf olduğumuzu gösteren durumlar mıdır?
Bir sahne var ki eridiğim, bittiğim andır; Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy AB'ye girmememiz için elinden geleni yapacağını söylemişti televizyonda. Bir kahvehanede bu açıklamayı izleyenlerden biri konuya açıklık getirmişti; "Alursan da almazsan da senin taa...!" Gerisini dinleyemedim. O ara hafif sarsıntı geçirmişim. Bünye daralmış dışarı atmışım kendimi.
Şimdi bir soru var yine; "10 sene önce kene ısırdı bize niye bi şey olmadı?" Buyurun yanıtlayın yetkililer.