Yürüyorum.
Sokak iyice darlaşıyor.
İçinden çıkılmaz bir konuya dönüşüyor sokak.
Seninle içinden çıkılmaz sandığım kaç sorunumuz oldu, sayamıyorum.
Hepsini aştık değil mi?
Hepsini sen aştın ve ben sadece "değil mi ama" dedim.
Bu kadarcıkmış işte değil mi ama!
Senin güzel yüzün, kavga etmemizi engelliyor.
Yüzünde oluşan kaygı ifadesine bakmaya dayanamıyorum.
Sen kaygılanınca, sanki kıyamet kopmaya hazırlanıyor, sur dudağa değiyor sanki!
Ve ben, 'durun!' diye bağıramayacağımı bildiğim noktaya gelmeyi göze alamıyorum.
Seni kaybetmektense sadece "değil mi ama" demeyi yeğliyorum.
Ancak bu göründüğü kadar akıl kaçırtıcı değil.
Bilakis huzur dolu.
***
Yürüyorum.
Yeni yetme iki genç, el ele yanımdan geçiyorlar.
Çok hızlı geçiyorlar yanımdanGeçmişim gibi.
Kaç yaşındayım şimdi ve sen kaç yaşındasın?
Ne önemi var, şimdi söylesek yarın değişmeyecek mi?
Yarın değişecek bir şey üzerine kafa yormak, ne kadar akıllıca?
Değil! Hiç akıllıca değil.
Öyleyse düşünmeden yaşlarını, sadece masumiyetlerine bakmalı herkesin.
Yanımdan geçen iki yeni yetmenin, senin ve benim.
Yeni yetmeler geçip gitmeden göz hizamdan, ellerinden bahsetmeliyim sadece.
Tutuşan ellerinden, bir yangın aleviyle kavuşan ellerinden
Yüzlerine bakmalıyım hemen, tutuşan ellerinden sıçrayan alevlerin dans ettiği yüzlerine bakmalıyım.
Yüreklerini bir sır gibi şeffaf yüzlerine saran, tutuşan ellerin masumiyetini seyretmeliyim.
Ve sonra nazar etmeden daha fazla, usulca kaybolup gitmelerini seyretmeliyim.
***
Yürüyorum.
Sana kavuşmak için hızlı adımlarla yürüyorum.
Bekletmeyi seven, bekletilmeyi bilmeyen sana doğru yürüyorum.
Şimdi köşeyi dönünce tam karşında olacağım.
Gelmişsen eğer, yüzümü yere yıkıp, elinden bir şefkat arayacağım.
Sen dudaklarını dudaklarıma sürüp kaçıracaksın bir an.
Doyurmak değil, acıktırmak olacak senin işin.
Ve ben, senin her işini olduğu gibi, bunu da hayranlıkla kabul edeceğim.
Köşeyi şimdi dönüyorumYoksun!
Derin bir nefes alıyorum. Gözüm saate kayıyor.
Daha geç kalmadan gelmene dakikalar var.
Üzerine geç kalmalarını da ekleyince, neredeyse bir sigaradan fazla zaman var.
İçmekten vazgeçiyorum. Sevmiyorsun kokusunu.
Öyle beklemek istiyorum, seni düşünerek, bomboş bakarak evrene.
Öyle beklemek istiyorum, görenler heybetimden neyi beklediğimi merak etsinler.
Ve sen geldiğinde, hepsi düş kırıklığına uğrasınlar istiyorum.
Bir ülke fethedecek gibi bekleyen insanın vuslatı, bu mudur diye!
Sadece ben, kıvanç duyayım gelişinle, paylaşmamı bekleme bu sevinci kimseyle.
Ve sen gel, dudaklarıma dudaklarını sürüp, çekiştir beni ellerimden.
Sinema seyredelim, parka gidelim, sütlü kahve içelim.
Ancak o sokaktan kesinlikle geçmeyelim.
***
Yürüyoruz.
El ele, o yeni yetmeler gibi
Ben, o yalnızı başım dik selamlıyorum
Şımarık sürülerini kendimce mazur görüyorum
İki yalancıyı hâlâ içim haz etmiyor
Çocukluğum beni bir adım önümüzden takip ediyor
Birden, çok kalabalık olduğumuzu fark ediyorum.
Ve sana bakıyorum o an, sadece ben varım yanında.
Utanıyorum! Hepsini gönderiyorum yol arkadaşlarımın.
Sadece ikimiz kalıyoruz.
VeYÜRÜYORUZ.