Hayatta en sevdiğim kavramlardan biri 'vizyon' dur. Bir insanın, şirketin veya ülkenin vizyonunun olması çok önemlidir; vizyon fark yaratan itici bir güçtür. Vizyonsuz birine ne kadar laf anlatırsanız anlatın, kafası almaz. Dolayısıyla çevrecilerin yok olan ağaçlarla ilgili kaygılarını da anlayarak, şu 'golf' sporunu bir masaya yatırmak istiyorum. Geçtiğimiz aylarda Belek'teydim. 'Uluslararası Golf Tur Operatörleri Birliği'nin Türkiye'yi 'Avrupa'da Yılın En İyi Golf Destinasyonu' seçtiği törene katılmıştım. Böylece Türkiye dünyadaki en iyi golf destinasyonları içerisinde yer almaya başlamıştı. Turizm Bakanlığı rakamlarına göre, 2007 yılında Türkiye'ye gelen yabancı turist sayısı 23 milyon ve 2008'deki hedef 25 milyon. Golf turizmi için gelen turistin de normal bir turistte göre çok daha fazla para bıraktığını biliyoruz. Durum ekonomik açıdan böyle olunca, eğer Belek bu ödülle birlikte Avrupa'nın geleneksel golf merkezlerine oranla daha çekici bir alternatif haline geliyorsa, hepimiz adına güzel bir gelişmedir. Belek'teki sahaların uygun hava koşulları, rekabete açık yapısı ve yüksek kaliteli servisi eşliğinde, rakibi olmayan bir saha olma niteliği taşıdığı iddia ediliyor. Eh, öyleyse değerini bilmek gerekli. Dünyadaki 50 milyon golfçünün yarısı ABD'de, Avrupa'dakiler de 8 milyon kişi. Bize de bu pastadan biraz pay gelse fena olmaz mı? Bu vizyona açık olsak? "Çok su gidiyor, çok ağaç kesiliyor" gibi sadece olumsuz noktalara katılmasak? Her sorunun bir çözümü olduğunu unutmasak? Belek, dünyada bir marka olma yolunda ilerlerken ben haftasonu bölgede yeni açılan Cornelia Diamond Golf Resort'taydım. Nick Faldo Golf Sahası'nda ünlü golfçülerimizin katıldığı bir turnuva düzenlendi. Sahada ortalama 5-8 saat golf oynayıp otele dönüyorlardı. Orada pek çok golfçüyle sohbet etme imkanım oldu. Onlar da çevrecilerin tepkisinden şikayetçi, bir de golfün daha çok magazinsel yönüyle yer almasından. Tamam golfçüler de insan, herkes gibi yiyor, içiyor, eğleniyorlar. İş spora gelince de sabah erkenden kalkıp golfünü tam konsantrasyon oynuyorlar. Golf için zaman ve imkan gerekiyor; bunu tartışmayacağım. Her ne kadar 'zengin sporu' algısı bulunsa da, maddi imkansızlık içinde yaşayan sporcuları da var. 2006 yılı itibarıyla Türkiye'de 4.400 linanslı golfçü bulunuyor. Bunların 2.484'ü 16 yaş altı. En ilginci, bu sporcuların yüzde 80'inin orta gelir seviyesi ve altındaki ailelerin çocukları olması. Doğulu yıldızların parlamasında Golf Federasyonu'nun golfü her yaşa ve kitleye seslenen bir spor dalı yapma vizyonunun payı büyük. Zira, golf sporu ülkemizde daha çok magazinsel haberlerle yer buluyor. Bu da üzücü...