Geçen günkü Saklambaç'ın 5. sayfası; Bittiğim yerdir. Çamlar devriliyor! Çam devirmek? Şöyle tanımlanıyor atasözleri arasında: Başkalarını kızdıracak, üzecek, gereksiz, münasebetsiz söz söyleme anlamında bir deyim. Erenköy civarında bir uşak konak sahibinin kendisine söylediği işi yapmak için bahçedeki bütün çamları kestirmiş. Oysa dikili değil, istif edilen odunluk çamları kestirmesi gerekiyormuş. Çam devirmek işi buradan geliyormuş. Bunu böyle anlatanların yalancısıyım.
Neyse; annem şöyle bir şey söylerdi; "Konuşma biliyorsan konuş, konuşmandan ilham alsınlar. Bilmiyorsan sus da seni insan sansınlar!" Uzatılabilir liste; "Söz gümüşse sükut altındır!" Susmamış konuşmuş bu popüler insan grubu, altın yerine gümüşe takılmışlar. Değeri düşük tabii ki gümüşün. İyi ilaçlanıp silinince parlıyor ya bizimkiler de pırıltısına aldanmışlar herhalde. E söz işte insanın gözünü kamaştıran yer-mevki-durum karşısınhda kıldan ince, kılıçtan keskin.
Ve fakat Demet Akbağ'a ne olmaktadır? Pot kırıcı isimlerin içinde 'put' kırıcı bir kendisini bilirdik. Nasıl bir hezeyana gelmiş ki; aylarca metnini okuduğu, rolünü çizdiği mevzuu için bir iki kelam edememiş. 'O... Çocukları' filminin açılımını 'Ordu'nun Çocukları' olarak yapmış. İlginç. Bu kadar iyi görün bu kadar kötü bir içerikle konuş; hayretler içindeyiz!
Hande Yener'e kızamıyorum. Ev kadınlığına hapsolmamak gerek mealinde bir şeyler söylemek istemiş. Hayır, Yener soğuk füzyonu bulsa gam yemeyeceğim. Demet Akalın Diyarbakırlılar'la moronları ve dağlıları bir tutmuş. Kendince sönük geçen bir geceye heyecan katmak istemiş. Özür diledi de Diyarbakırlılar'ın kendisi için ürettikleri fantezilere katlanmak zorunda kalmadı. Söylediği abuk subuk alttan ver gazı efektindeki lafları doğru bulmuyorum ve tabii ki Diyarbakırlılar'ın tepkisini de...
Aysun okul bilgilerinden yararlanıp dağdaki çobanla düzdekiler arasındaki kopukluğun demokrasi açısından sakıncalarını göstermeye çalıştı ama Site Devlet zamanında değildik. Söyledikleri hayatımıza denk düşmediği için çuvalladı. Yalnız geçenlerde ettiği bir iki kelam var ki; ilk dakikada yediğimiz gol gibi; -Bakalım nasıl çıkaracağız!!!- Soru şu; "Baba sız çocuk olmasına ne dersiniz?" Yanıt; 'Piç!'
Hızır Reis kardeşi Oruç Reis'e artık denizlerden çekilmeleri gerektiğini, bir aile kurup çiftlik çubuk işlerine girmenin zamanı geldiğini anlatır. Cümleler tam böyle değil ama bunu çağrıştıran şeyler söyler. Aylar geçen bir deniz yolculuğundan sonra; Oruç Reis'in yanıtı canımıza işleyen hançerdir; "Dünyaya zengin olmak için gelmedik. Ne de otlakta besiye çekilmiş inekler gibi kavram peydahlamaya!"